“Ölüyorum Tanrı'm, Bu da oldu işte, Her ölüm erken ölümdür, Biliyorum Tanrı'm, Ama ayrıca aldığın şu hayat fena değildir, üstü kalsın” demiş Cemal Süreya.
Ama ben "üstü kalsın" diyemeyeceğim. Bu kadar çabuk pes etmeye, hemen üstünü bırakmaya hiç niyetim yok. Daha yeni başlıyorum.
Tam elli yıl geçmiş, “tam" derken "kocamanlığı" ifade ediyor ...Kocaman elli yıl...Yarım asır...
Sevinç, keder, hüzün, mutluluk, mutsuzluk, göz yaşı, yılgınlık, dinamizm, çoşku, heyecan, çalışmak, üretmek, üretememek, üzmek, sevindirmek, büyütmek ve daha pek çokları ve hep çoğul halleri...hepsini bu kocaman elli yıla sığdırmışım. Sıkış tıkış olmuşum bunca yılda.
Doyabildiğim kadar çocukluk, yarım kalan genç kızlık, insanlarla bitişik düzen ve sorgusuz, sualsiz, isyansız, nefessiz çalışmakla geçen olgunluk dönemleri...Bazen sevinçler dorukta, bazen de hüzünler...Kimi zaman nefessizliklerim, kimi zaman kocaman bir girdap...çektikçe yutan, yuttukça doymayan bir girdap.
Geri dönüp baktığımda; hepsi "en" olmuş, eğrisi doğrusu ile tavan yapmış bir yaşam.
Hep "verilen" bir yaşam olmuşken, o kadar alacağım oluşmuşken, “üstü” nü bırakmak var mı?
Daha bir sürü güzellikler var…geçen yıllara sermayeden bıraktığım. Dilimin ucunda söylenmemiş naif sözcükler, kulağımda hiç dinlenmemiş melodiler var.
Bir de sevgi adına bastırılmış öfkelerin geri dönüşü var daha...Duyup da duymamazlıktan geldiğim, görüp de körmüş gibi davrandığım ihanetler, sırttan bıçaklanmalarım var daha… Alınmışlarım, kırılmışlıklarım da cabası...
Şu gönül gözümle, gülümsemelerle bezeli mutluluk çizgisine dokunmak, yağmurlara, yeşile, maviye, hüzün dokunmuş sarıya, çığlık çığlığa martılara, çıkamadığım dağlara, akamadığım nehirlere ulaşmak istiyorum.
Yiten kocaman elli yıla inat hesapsız, sınırsız, umarsız kahkahalar atmak istiyorum...içimden gelip de atamadıklarımın yerine.
Yaşamı ciddiye almadan, ayrıntılara takılmadan, korkmadan, ürkmeden, yarını planlamadan, bütünü yakalamaya uğraşmadan koşmak istiyorum.
Yarım bırakılmışlıkları tamamlamak adına, topluma ve koyduğu kurallara, yeniden bir militan havasıyla karşı çıkmak istiyorum .
Değiştirebilecekmiş inancı ile üzerine üzerine yürümek istiyorum dünyanın…
Kendimi korumak adına giydiğim zırhları, kalkanlarımı kırmak istiyorum bir bir, savunmasız kalmak, yenik düşmek kimi zaman, güçlü kadını sahneden kaldırmak…
Nefes almak istiyorum artık…Derin derin çekmek mis gibi havayı…Genzimi yakmacasına…
Bundan sonraki kocaman yıllarım için tek bencilce arzum, alacağının vereceğinin hesabını yapmadığım tek arzum; Sağlıklı kalabilmek…Gerisini ben hallederim zaten.
“Üstü kalsın” mış…Daha dur bakalım yaşamdan alacağım bitti mi ki üstünü bırakayım?
Hadi kahvemizi içelim…
ostluk ve Sevgi ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder