8 Kas 2010
Facebook nereye koşuyor?
Facebook kullanıcı adımız yegâne sanal kimliğimiz mi olacak?
Facebook Uluslararası İş Geliştirme direktörü Christian Hernandez diyor ki; “Dünyanın en büyük web sitesi olmak istemiyoruz. İstediğimiz web dünyasında paylaşma ve kimlikte öncülük yapmak. Web’i sosyal hale getirmek istiyoruz. Facebook kimliği her yerde kullanılsın istiyoruz. Facebook kimliğiyle, bir haber sitesine girip arkadaşlarımızı görüp haber okumak, Farmville’de arkadaşlarımızla oyun oynamak istiyoruz. Kurucumuz Mark Zuckerberg, milyarlarca kullanıcı sayısı hedefliyor. Bunlar Facebook kimlikleriyle web’te sosyal deneyim yaşayacak. Facebook’u kimlik platformu olarak konumlamak istiyoruz.” (Webrazzi Summit).
Bu ifadede öne çıkan cümle “Facebook kimliği her yerde kullanılsın istiyoruz”… Ben bunu şu şekilde algılıyorum; Bilgisayarımızı açtığımızda ya da akıllı telefonlardan internete bağlandığımızda tek bir kullanıcı adı ve şifre ile gerçek alemden sanal aleme geçeceğiz.
Facebook internetin giriş kapısı ya da bu kapıdaki tek kontrol görevlisi olabilmek gibi bir iddia içinde ve bu iddiasını gerçekleştirme yolunda hızla koşuyor.
Tek çıkış noktasının insanların sosyalleşmesi olduklarını ifade etseler de Facebook’taki veya diğer sosyal ağlardaki kimliklerimiz ve paylaşımlar, milyarlarca dolarlık bir alış veriş ekonomisi olarak geri dönüyor. Hedef “5 yıl içinde 5 milyar kullanıcıya ulaşabilmek”, yani 5 milyar Facebook kimliği! Şu anda 500 milyon Facebook kullanıcısı var ve bun insanlar günde en az 3-4 saatini Facebook’ta geçiriyorlar. Türkiye ise Facebook kullanımında dünyada dördüncü, 23 milyon kullanıcı Facebook’ta sosyalleşmekle meşgul.
Dünyadaki tüm Facebook kimliklerine tek kanaldan ulaşabilmenin cazibesi, Facebook iş geliştiricilerinin de her an bir yeniliği devreye sokmasına ve yeni projeler üretmesine neden oluyor. Akıllı telefonlarla entegrasyon gerçekleşti, iPhone kullanıcıları sosyal ağlara kolaylıkla ulaşabiliyor. Henüz ülkemizde uygulanmasa bile “places” yani “neredeyim” özelliği, yerel mağazalar ile işbirliğine giderek kullanıcılara özel fırsatlar sunmak ve son günlerde Facebook ile birleşmeye karar veren Skype sırada. Artık Facebook kullanıcıları listelerindeki arkadaşları ile sesli ya da görüntülü görüşme yapabilecek. Hatta Facebook’un kendi akıllı telefonunu üretmesi gibi bir projeden de söz ediliyordu ama Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg “Ne kadar ilginç bir fikir. Fakat hayır, böyle bir şey yok diyerek” konuyu kapattı.
Twitter popülerliğini şu an için devam ettiriyor olsa bilse bunun çok uzun süreli olamayacağını düşünüyorum zira özellikle Web 3.0 a geçildikten sonra yani “internet anlam kazanmaya” başladıktan sonra Google ile Facebook arasında var olan rekabetin daha da artacağı ve diğer sosyal ağların popülaritesini yitireceği açık, belki de yeni birleşmeler olabilir.
Facebook’un bu koşusunu nereye kadar götürebileceğini merak ediyorum. Gelecek yıllarda tüm internetin tahtına oturabilir mi bilinmez ama şu bir gerçek ki sadece veri ve kullanıcı sayısı olarak güçlü olan ayakta kalabilecek, salt bir arama motoru ya da salt bir sosyalleşme ağı olarak kalmak mümkün olamayacaktır. Bu sistemin adı ne olursa olsun yakın gelecekte insanların akıllı telefonlarından, tablet bilgisayarlarından, PCTV lerinden tek bir kimlikle giriş yaparak sanal alemde var olması (ya da kaybolması) kuvvetle olasıdır.
Sanal alemin yatay değil dikey olarak büyümesi ve bu büyümede coğrafi sınırların artık önemini yitirmesi, ortak özellikleri olan insan kalabalıklarının sanal alemde “kalabalık etkisi” ile oluşturacağı her tip platform ve gücün, birey ve toplumsal yaşamda etkili olması kaçınılmaz gibi görünüyor.
Tek kimlikle sanal alemin her tarafında var olabilmek ile bu alemde gereğinden fazla sosyalleşmek insanlığımızdan neler götürür bu da ayrı bir konu…
Etiketler:
facebook,
google,
Mark Zuckerberg,
sosyal ağlar,
sosyal medya,
Twitter,
web 3.0,
webrazzi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder