İzlanda'da volkan patladı, turistler ortada kaldı, oteller acentalar perişan durumda…Nerede bizim Turizm Bakanlığımız?
Bir bomba patlar, turizmcinin yüreği ağzına gelir…hem teröre lanet okursunuz, hem de arkasından rezervasyon iptalleri gelecek mi diye endişe ile beklersiniz.
Toplumsal bir olay çıkar, tv lerde arbedeler dakikalarca görüntülenir…dua edersiniz ki yabancı medya bu görüntülere yer vermesin diye.
Sahte içki piyasaya sürülür, turistler ölür…küfredersiniz bu baltayı turizmin tam ortasına indirenlere, üzülürsünüz, içiniz yanar ölenlere.
Ekonomik kriz turizmi nasıl etkileyecek diye endişelenirsiniz… ya acentam iş yapamazsa, ya işimden olursam, ya otel boş kalırsa, ya dükkanımdaki malları satamazsam, ya uçağımı dolduramazsam, ya aracımı, otobüsümü hiç çalıştıramazsam, ya teknem bu sezon limana demirli kalırsa, ya restoranım sinek avlarsa, ya aldığım krediyi geri ödeyemezsem diye uykularınız kaçar.
Domuz gribi, kuş gribi, terör, sahte içki, ekonomik kriz…beliniz bükülür de bükülür. Hep bir korku, hep bir telaş, hep bir panik.
Ya turist gelmezse! Ya rezervayonlar iptal olursa! Ya onca emek, onca çile boşa giderse!
Şimdi de İzlanda’daki volkan patlaması, doğal afet!
Gelemeyen uçaklar, gelemeyen turistler, dönemeyen uçaklar, evlerine dönemeyen turistler. Şu anda Türkiye’de tatil yapmakta olan binlerce turist, volkan patlaması sonrası Avrupa hava sahasını kaplayan kül bulutları nedeniyle ülkelerine dönemiyor, çünkü onları Türkiye’den evlerine dönmesini sağlayacak uçaklar gelemiyor, çünkü hava sahaları uçuşlara kapalı. Aynı şekilde yine binlerce turist Türkiye’ye gelemiyor. Zarar ziyan neresinden bakarsanız bakın milyonlarca dolar.
Hava trafiği kilitlenince, doğal olarak turizm trafiği de kilitleniyor. Tabii ki sadece Türkiye’ye has bir durum değil. Düşünün ki dünyada her gün milyonlarca insan çeşitli amaçlarla hava trafiği yoluyla bir yerden bir yere gidiyor ve bu milyonlarca insan uçakların iptali nedeniyle tüm programlarını iptal etmek durumunda kalıyorlar.. Olayın sağlık, çevreye etkisi, bilim, tarım v.s boyutları da ayrı bir konu ve önemde.
Uzmanlar kül bulutlarının önümüzdeki hafta Türkiye’ye geleceğinden söz ediyorlar, “kül bulutları Türkiye’yi teğet geçer mi geçmez mi?” bunu konuşuyorlar…turizmcinin halini soran yok. 3 gündür teyakkuz durumundayız, havaalanlarında görevli arkadaşlarımız 3 gündür uyumuyorlar, uçaklar ha geldi ha gelecek diye bekliyoruz. Evlerine dönemeyen turistlerimizin konaklama v.s hizmetlerini organize etmeye çalışıyoruz, gelemeyen turistlerimizin haklı olarak bitmek bilmeyen email ve telefon trafiğiyle haşır neşiriz, tatillerini önümüzdeki günlere kaydırabilmek için uçak, hotel, tur rezervasyonlarını yeniden ayarlıyoruz.
Koskoca bir emek sil baştan, hem turist, hem otel hem de acenta mağduriyetleri bir yandan!
Ama Turizm Bakanlığımız’dan çıt yok!
Dünya hava trafiği, havaalanları, uçaklar, otel, acenta, rezervasyon sistemleri arap saçına döndü, bakanlıktan hala bir açıklama yok!...Ne olacak? Ne yapmalıyız? En az zararla nasıl atlatırız? Ortak bir harekat planımız dahi yok, sektördeki her kafadan ayrı bir ses çıkıyor, herkes kendi çabaları ile çözüm bulmaya çalışıyor… “İŞTE BİZİM TURİZM POLİTİKAMIZ BURAYA KADAR” demek istiyorum…tüm dünyayı etkileyen bir doğal afet sonucunda turizm sektörü olarak ne yapmalıyız sorusuna verilecek hiçbir yanıtı olmayan bir turizm politikası!...sadece tanıtıma harcanan milyonlarca dolar, turizm politikasını sedece tanıtım yapmak sanan bürokratik kafalar!
Hadi Avrupa’dan gelen turistler Avrupa Birliği’nin tüketici güvencesi altında, hatta zararları için tazminat talep hakları bile var…Portekiz, İspanya yaşanan ve yaşanacak olan iptaller nedeniyle yüzde 100 para iadesi yapıyormuş…ya bizim turizmcimizin hali ne olacak? Onca emek, onca maddi kayıp, biz kimden hakkımızı talep edeceğiz? Volkan küllerinin daha 6 ay hava trafiğini etkilemesi bekleniyor, kaybettik mi yani biz şimdi 2010 turizm sezonunu da?
Elbette turiste yazık da bizlere de yazık değil mi?
“Havalanının çıkış kapısında rengarenk giysilere bürünmüş turistlerimizi karşılayacağız…bir tatlı telaşla otellerine yerleştirip, onlara ülkemizin tarihi ve turistik güzelliklerini sergileyeceğiz, insanımızın sıcaklığını yansıtacağız, mutluluklarında emeğimiz olduğunu düşünerek gururlanacağız, ülkemize döviz kazandırmış olmanın gönül rahatlığını yaşayacağız” diye sevinçle sezona hazırlanırken, yine mi iflaslarla karşılacağız?
Onlarca emeğin, onlarca çilenin, onlarca sabrın bir volkan patlamasıya yerle bir olmasından biz “sahipsiz” turizmciler korkmasın da kim korksun?
1.5 milyon çalışanımızla, 40’dan fazla sektöre sağladımız katkı ile emeklerimiz heba olmaz umarım…üstelik ülke ekonomisini, bu kadar turizme indekslemişken!
Bir volkan patlamamız eksikti !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder