Rahmetli Ecevit’in deyişidir “Avrupa’nın şımarık çocuğu”…şımarık çocuk yıllardır cebinde olmayan parayı harcadı, sonucunda sadece kendisi zarar görmekle kalmadı, şimdi bütün Avrupa bu şımarık çocuğun verdiği zararı telafi edebilmek için kara kara düşünüyor, borsalar alt üst oluyor, Dolar uçuşta, Euro hızla değer ve de itibar kaybediyor.
Nasıl düşünmesinler ki…AB’nin mali patronu Almanya, Yunanistan’ı kurtarmak için bizzat 30 milyar Euro’yu gözden çıkarmak zorunda kaldı. IMF ile birlikte toplam 110 milyar euroluk yardım paketi oluşturuldu. Yardım paketi ama hibe değil, yüzde 5 faizle borç paketi demek daha doğru. Başta İngiltere olmak üzere pek çok Avrupa ülkesi, milyarlarca euroluk alacaklarının derdinde. Endişeler borsaları dalgalandırmaya, Euro’yu dolar karşısında eritmeye devam ediyor. Yardımın netleşmesi, endişeleri gidermeye yetmedi, zira bu şımarık çocuğun bu destekle bile ekonomisini toparlayacağından şüpheliler. Ekonomisi üretimden ziyade hizmet sektörü ve tüketime dayalı Yunanistan, pek çok uzmana göre umutsuz bir vaka.
Yunanistan, geçmiş yıllardaki makyajlı bilançoları ile Avrupa’yı ve kredi derecelendirme kuruluşlarını kandırmanın bedelini kötü ödüyor, daha da ödeyecek ama tüm Avrupa’ya da ödetecek gibi görünüyor. Derecelendirme kuruluşları, ekonomik göstergeleri Yunanistan’dan çok daha iyi olan Türkiye’ye not vermekte oldukça cimri davranırken ve Yunanistan’a bol keseden puanları dağıtırken düştüğü hatanın farkına çoktan vardılar ama iş işten geçti…kimbilir belki AB de zamanında Yunanistan yerine neden Türkiye’yi tam üye yapmadığına bin pişman olmuştur…zira Türkiye onca dış borcuna, kronik işsizlik ve yoksulluk problemlerine rağmen hala ayakta ve ekonomik gücü de gün geçtikçe artıyor…Şansölye Merkel, düğün değil bayram değil hesabı geçtiğimiz ay boş yere kapımızı çalmadı.
Bu konuda Türkiye’nin tek çekincesi, krizin diğer Avrupa ülkelerine de sıçrayarak ihracatımızı etkilemesi. Küresel krizi takiben henüz yeniden ekonomik büyüme trendine girmişken, olası bir ihracat düşüşü büyümeyi aşağı çekebilir ve zaten çok yüksek olan işsizlik daha da artabilir. Açıkçası Yunanistan’daki kriz bizim için de önemli ve risk taşıyoruz. Dış borcumuz ve dış ticaret açığımız halen yüksek, dolara bağımlı ithalatımız çok, ihracatımız az. Ululararası sermaye hareketlerimiz dış ticaret açığını kapatmaya yeterli değil. Bu göstergeler Türkiye için de riske işaret ediyor ancak Türkiye’nin en çok ihracatını gerçekleştirdiği Almanya, Fransa ve İtalya’nın bu krizden fazla etkilenmesi çok olası görünmüyor…yine de global ekonimide tahmin ve kestirimlere pek güven olmadığını son ekonomik kriz döneminde epeyi gözlemledik.
Yönümüzü belirlerken tek pazara bağlı kalınmaması gerektiğini artık biliyoruz, geçmişteki acı deneyimler bize bunu öğretti ancak yine de Asya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Türki Devletler ve Rusya ile olan ticari ilişkilerimizin daha da sağlamlaştırılması gerektiğini bir kez daha anlamış olmalıyız diye umuyorum.
Turizm, Yunanistan’daki krizin fırsata dönüştürülebileceği bir sektör, zira şu aşamada Avrupa’nın en önemli turizm destinasyonlarından olan Yunanistan ve İspanya’ya rağbet azalıyor…turist akışını Mısır’a kaptırmadan kendimize çekebilirsek ne ala.
Uluslar arası sermaye girişlerinin yönü de Türkiye’ye kayabilir…fonlar gidecek uygun pazarlar arıyor.
Avrupa’nın şımarık çocuğu Yunanistan’ın başına gelenlerden alınacak dersler çok…etkin bir borç yönetiminin ekonomiler için ne kadar önemli olduğu bir kez daha ispatlandı. Keza sıkı bir maliye politikasının ne kadar gerekli olduğunu tekrar gözlemliyoruz.
Yunanistan, Avrupa’nın şımarık çocuğu olmanın bedelini ağır ödüyor, halk alınan önlemlere isyan ediyor ama üretmeden tüketen ekonomiler ne yazık ki iflas etmeye mahkumdur…bir kere iflas ettikten sonra ne kadar isyan edersen et boş!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder