Bence bu yıl Manga’nın yaptığı farklı bir şeyler var…
Yıllar yılı Avrupa takımları ile yaptığımız spor karşılaşmalarında “Avrupa Avrupa duy sesimizi, bu gelen Türkiye’nin ayak sesleri” gibi bir nakaratla Avrupalı olabilme kompleksimizi haykırdık durduk.
Her yıl düzenlenen Eurovision şarkı yarışmasını, milli dava haline getirip, kazanamadığımızda “bak işte politika” dedik, iyi dereceler aldığımızda ise “demek ki istesek olabiliyormuş” diye sevindik. Geçen yıl aylarca Hadise sayıkladık, Hadise konuştuk, Hadise yazdık…kıyafetinden tut, kıvırdığı kalçasına kadar söylenmedik, tartışılmadık yanını brakmadık, reytingler tavana yaptı.
Avrupa’ya kendimizi Avrupalı gibi gösterme gayretimiz en çok Eurovisiyon şarkı yarışmalarında ortaya çıktı. Kimi zaman arabesk yanımızı ön plana aldık, kimi zaman arya bile söyledik. “Amaaaan petrol” bile dedik, inanılır gibi değil!...şekilden şekile, kılıktan kılığa girdik…Türkçe mi İngilizce mi tartışmaları hiç bitmedi. Yeter ki Avrupa sesimizi duysun istedik.
Eurivision, en iyi şarkının seçileceği bir yarışma programı idi , ancak özellikle son yıllarda ülkelerin kendini tanıtımı ve show amaçlı olarak katıldığı bir organizasyon haline geldi, müzik sadece bir araç oldu. Katılanların sahne performansları, yayımlanan klipler, yarışma öncesi tanıtımlar, giysi tasarımları, şarkıcıların sahnedeki kareografileri ve medya iletişimleri ile tam bir animasyon programına dönüştü. Oylama aşamasında komşuluk ilişkileri, yarışmanın yapıldığı tarihte ülkelerin siyasi duruşları halen etken ancak şarkıcıların yorum ve sahne performansları da aynı derecede sonucu etkileyebiliyor. Sertab Erener’in birinciliğinin siyasi duruşa göre değil, gerçekten performansı ve şarkıyı yorumlama yeteneği ile geldiğini düşünüyorum. Keza geçtiğimiz yıl Hadise, şarkıyı iyi yorumlayamadı ama sahne performansı oldukça yüksekti.
“We could be the same” ya da “Aynı olabilirdik”…bu yıl Manga’nın Türkiye’yi temsil ettiği şarkı, Manga’nın rock tarzı ile bütünleşen ama batı pop çizgisinde bir şarkı…bazı eleştirmenlerin ya da habercilerin, geleneksel Türk motifi ile süslü batı popu tarzı söylemlerine katılmıyorum…hani nerde bu şarkının içinde geleneksel Türk motifi?...illaki de bu Türk motifini araya sokacağız, olsa da olmasa da!
Bence bu yıl Manga’nın yaptığı farklı bir şeyler var…
Özgür giysi tasarımları ile tüm dünyada ünlenen Que (Tasarımcı Mehmet Acar) ile giydirilen bir Manga grubu,
2001 yılında, grubun kurılduğu ilkgünden beri, dünya müzik trendlerini çok iyi takip ederek, sürekli kendini yenileyen, geliştiren, teknoloji ile içiçe, yeni ses ve tınılarla gençlerin büyük beğenisini kazanmaya devam eden bir Manga grubu,
Özellikle sosyal paylaşım sitelerini kullanarak, Eurovision yarışma çalışmalarına başladığı bugünden, 29 Mayıs 2010 tarihindeki final gecesine kadar yaşanacak süreçteki her gelişmeyi video, fotoğraf ve günlük olarak kayıt altına alarak hayranlarıyla anında paylaşan bir Manga grubu,
Modern, çağın gereklerine ayak uydurabilmiş, komplekssiz bir Manga grubu.
Yarı final performansında, sahnedeki robot dansçısıyla, laser gösterisiyle, giysileri ile, showu ile, teknolojisi ile ve kendine öz güveni ile bir Manga grubu vardı…
Şarkısını beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ancak Manga, 55. Eurovision şarkı yarışmasında sadece şarkıyı yorumlamakla kalmayacak, Türkiye’nin değişen yüzünü de simgeleyecek...
“Aynı olabiliriz
Ne derlerse desinler fark etmez
Yeni bir sayfa açtığımı hissediyorum
Dünyanın bir sahne olduğunu hissediyorum
Dramın sona ereceğini düşünmüyorum
Hiddeti bırakacaklarını düşünmüyorum
Ama dünyanın muhteşem olabileceğini biliyorum
Seni onların senden nefret ettiğinden daha fazla sevebilirim
Kimi ayıpladıkları önemli değil
Onları kendi oyunlarında yenebiliriz”
Bence de…
Başarılar Manga…
MANGA kimdir?
1 yorum:
İyi bir tanıtım olmuş. Kazanmalarını dilerim. Selamlar.
Yorum Gönder