Akdeniz insanı için, havası gibi sıcak, duygusal, değişken, misafirperver derler… hayattan keyif almayı bilir Akdeniz insanı, çoşkuludur, tutkuludur, biraz da tembel.
Akdeniz çanağının insanları lezzetli yemekleri ve keyifli sofraları severler. Mesela İtalyanlar…sanki yaşamın sırları o meşhur “spagetti” de gizliymişçesine, yanına “napolitan” diye müzikal bir isim ekler ya da “bolonez” gibi bir gizem katarlar. Bildiğimiz makarnayı kırk çeşit atraksiyonla sunarlar, otların bilimumundan öyle bir salata hazırlarlar ki yemek litaratüründe baş köşeye kurulurlar…halis zeytinyağı ile tatlandırılmış bir akdeniz salatasına kim hayır diyebilir ki? Ya enfes tramisu pastası , üstüne de bir italyan “caffe” si. Şarap kültürü ve ritüelinin de hakkını vermek gerek şimdi…seviyorum İtalyan’ların yemek keyfini, yemek hazırlarken ya da servis ederken, ya da hep birlikte yemek yerken ki samimiyet ve coşkularını…
Geçenlerde bir arkadaşım dedi ki “seni çok sevimli, çok özgün, İtalyan cafe bistro tarzı bir yere götüreceğim, tabii ki memnuniyetle olur dedim ama bir yandan da düşünüyorum Antalya’da böyle bir yer nersi olabilir diye, hiç gözüme çarpmadı. Hele Işıklarlar Caddedi’nde demesin mi? Yok artık, caddede bira kültürünün arabesk versiyonu her köşeyi kaplamış durumda, gerçi son zamanlarda caddenin görüntüsü bir hayli değişti, daha bir renklendi, şenlendi, güzel oldu ama bir İtalyan cafe bistrosu?...yeni açılmış, Işıklar caddesinin denize birleşen ucunda.
Akdeniz’de Antalya’da samimi ve özgün bir İtalyan cafesi…SANTO Caffe
İç mimar Cem-Emel Çevikbaş çifti, tüm maharetlerini, tüm içtenliklerini ve de olanca sevimliliklerini emekleriyle harmanlayıp bu şirin mekanı yaratmışlar. Bu arada halkla ilişkilerinden sorumlu aynı zamanda sanatçı Olgan Gür’ün de katkıları yadsınamaz, hani derler ya hepsinin saçının teli sallanıyor her köşesinde…Santo Caffe’de “sıcak sanat ve sıcak malzeme” kullanılmış, tipik bir sıcak Akdeniz’li mekan olmuş…yerlerde Da Vinci’nin eskizlerine hitaben el yazıları, tavanda ise oturduğunuz sandalyenin, yemek yediğiniz masanın, dinlenme ve sohbet koltuklarının, ya da cafenin elektrik tesisat projesinin eskizleri yani tasarımdan yaşama geçmesine kadar ki her an naif çizgilerle anlatılmış…iç mimari tasarım ve uygulama çok Akdeniz’li olmuş.
Su, sapsız bir sürahide, sürahinin ağzına küçük bir yeşil elma kapatılarak servis edildiğinde, SANTO Caffe’de henüz bir şey yemeden bile yemeklerin ne kadar lezzetli olabileceğini tahmin ediyorsunuz…zaten oturduğunuz anda o sevimlilik ve sıcaklık öyle bir hissediliyor ki bildiğimiz makarnaya spagetti bile demiş olsalar,yanına da napolitan eklemiş bile olsalar, o makarnaya güveniyorsunuz artık :)…masalardaki fesleğenler şirin mi şirin, hem fesleğen hem akdeniz kokuyorlar…üstüne içtiğiniz “caffe” , hakiki kahve, Akdeniz’in tadına ve kokusuna göz kırpıyor…türk kahvesi de var ama bence onu burada içmeyelim, her şey yerinde güzel.
Ucuz, öyle el yakmıyorlar, cebinizi de alıp götürmüyorlar, “caffe” lerine güveniyorlar, uygun fiyata Akdeniz keyfini yaşatıyorlar…Antalya’nın rant kokan sokaklarına ve mekanlarına benzemiyor burası…farklı, özgün ve özgüvenli bir mekan. Emek verilmiş hem de çok…ellerine, yüreklerine sağlık.
SANTO Caffe…güzel bir yemekti, hatta enfesti…hele kahveye bayıldım, yanında sohbeti de bonus,güzel insanlarla dostlarla daha da keyiflendik.
Ben çok beğendim, Antalya’da bir Akdeniz’li, sevimli bir İtalyan…
Gidin, görün, yemek keyfini ve “italyan caffe” sini Akdeniz’de Akdenizlice yaşayın derim…
SANTO Caffe- Antalya Işıklar Caddesi, Cender Hotel karşısı
SANTO Caffe - facebook grubu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder