21 Ara 2010

CHP iktidarı mümkün mü? “Endişeli modern” haliyle hayır

Futbol ve siyasette sahada attığın çalım sayısına değil kaleye attığın gol sayısına bakılır…bizim memlekette skor önemlidir, yani sonuç!

Kemal Kılıçdaroğlu, Kurultay’da sadece parti liderliğini sağlamlaştırdı, şimdi iki ayağı birden yere basıyor denilebilir. Önemli olan bundan sonra adımlarını nasıl atacağı. Seçime 6 ay kala, çok kısa bir sürede emeklemeden direk yürüyebilmek, bilmem bana pek olası gelmiyor, gerçekçi olmak lazım.

Şimdilik medya Kılıçdaroğlu’nun adım atacağı yolları temizlemekle meşgul…Kurultay sonrası yorum ve haberlere bakılırsa, Kılıçdaroğlu’nun söylemlerinden 41 hedef çıkarılmış ve yolun kenarına dizilmiş, coşkulu ve umutlu yorumların yanı sıra ketum söylemler de var…Görünen o dur ki medya, Kılıçdaroğlu’na bir yol hazırlıyor ama bu Kılıçdaroğlu’nun “3. yol” una uyar mı uymaz mı, seçim sonrasında belli olacak.

Baykal ve Sav’ın da bu yolda engel olmaya pek niyetleri yok gibi ancak pusuda bekliyorlar, ne de olsa bugüne bugün onlar statükonun muhafızları!

Peki, CHP’nin Kılıçdaroğlu ile iktidar olma şansı nedir?

Önümüzeki seçimler için bence şansı yok, sadece mevcut oy oranını belki 4-5 puan artırabilir, ama 276 milletvekili çıkarmak için gerekli yüzde 44'e ulaşması neredeye imkansız. “Gelecek maçlara bakacağız” diyeceklerdir, şimdiye kadar ettikleri veya edecekleri içinde en akıllı söylem de bu olacaktır. İşte o gelecek maça kadar ki sürede ne kadar “halk” olacaklar, ne kadar kimi kucaklayacaklar, hani lafını bile etmiyor dedikleri Kürt, türban, ekonomi v.s ciddi sorunlarda ne kadar başarılı olacaklar ve iktidara kesin aday haline gelebilecekler, işte o zaman belli olacak.

Çözümlerin ayağa yere basıyor ise, altı üstü dolu ise, Kılıçdaroğlu da yürümeye başlar. “Adım Kemal, her sorunu çözer” gibi farazi bir yaklaşım gerçekten komik değil, komik ötesi olur. Tıpkı “arkadaşlar daha hazırlanıyorlar” yaklaşımı gibi bir komiklikte yani.

Dünyada sadece hayallerin pazarlanması aşaması çoktan bitti, dünya somut değişimler, elle tutulur gözle görülür hedefler peşinde, teknoloji de bu hedefleri çok görünür kıldı. Türkiye’de herkes her konuda artık bilgi sahibi. Kılıçdaroğlu’nun uzanmaya çalıştığı köylü de, sermaye sahibi de, işveren de, öğrencisi emeklisi de, Kürdü Alevisi, türbanlısı türbansızı, işçisi memuru…herkes her şeyin farkında, hayallerin karın doyurmadığını dünya ile birlikte biz de anladık…inanın CHP’nin bunu görüyor ve farkediyor olmasını canı gönülden istiyorum. Zira çifte standartlı AK Parti iktidarı, nabızlara şerbetin dozunu gerçekten de kaçırmış durumda. Neden? Adam gibi muhalefetsizlikten…

Ama şu da var; AKP bu işi çok iyi öğrendi, tv de kim ağlayacak, kim hesap soracak, medyada kim manüplasyon yapacak, vizyon nedir, liderlik nasıl olur, bu işleri öğrendiler…iktidar kalabilmenin yöntemlerini deneye yanıla buldular, dünyadaki değişim rüzgarını da arkasına alarak yürüdüler…ama yoruldular, bunun gözden kaçar bir yanı yok.

CHP’nin iktidar olabilmesi için AKP’nin üstünde bir performans göstermesi gerekiyor, AKP’nin 8 yıl önceki başladığı noktada bile değil CHP. Devletin resmi partisi imajı ve bu imajın getirdiği tüm olumsuzluklar, CHP’nin en az 30 yılını aldı götürdü…ondandır samimi, halkın içinden bir lidere bunca coşkuları. Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğini CHP tabanına kabul ettirebilmesi bile ne kadar zor oldu, aylardır dün dediğinden bugün vaz geçirttiler adamcağızı…neyse böyle böyle öğreniyor, öğrenecek.

İktidar ile kavga hallerinden vazgeçmeliler…çünkü rakip kavgaya tecrübeli. Yolsuzluk, yoksulluk iddiaları ile muhalafet etmek AKP nin ekmeğine yağ sürmekten öte bir şey değil. Daha ciddi yaklaşımlar lazım, Kürt sorununda, baş örtüsü konusunda, ekonomi de ayağı yere basan projelerle gelerek halkı inandırmaları lazım…Kentliyi köylüyü kaynaştırmak, refahı tabana yaymak lazım.

Velhasılı kelam; CHP nin iktidar olabilmesi için bir fırın ekmeği önce üretebilmesi sonra da yemesi lazım, arkasından da hazmetmesi tabii ki…

Ha bir de “endişeli modern” kavramından bir an önce uzaklaşabilirse ne ala…Sn. Binnaz Toprak, CHP ile halkı kaynaştırmak için daha uygun bir kavram üretebilir, mesela…

“endişesiz birey”…olabilir mi?

Hiç yorum yok: