10 Ara 2010

Yumurtacı gençliğin bireysel varoluş sorunu


Bireysel olarak varoluşunun farkında olamayan gençlik, yumurta ile bireysel duruş sergiliyor!

Bireysel duruş sergileyebilmek için önce ne olduğumuzu, bireysel varoluşumuzun ne ifade ettiğini kavramış olmak lazım…Eğer ki gençlik bunu kavrayabilirse, bireysel duruşlar sergileyebilmek için argumanlarının ve protestolarının haklılığını da savunabilirler.

Aksi takdirde, “yumurtacı gençlik” olmaktan bir adım öteye gidemezler, haklı iken haksız konuma düşerler, siyasiler arasında pin pon topu olmaları da cabası.

Görüyorsunuz; gençlerin protestoları için ‘demokratik haklarını kullanıyor’ diyenler, kendileri protesto edilince hemen ‘faşist’ damgasını yapıştırdılar. Dün ‘türbanla üniversiteye girebilmek en tabii demokratik haktır’ diyenler, bugün gençlerin hak talebi için protestolarını şiddetle kınayıp orantısız güç uygulayabildiler.

Elbette örnekler genişletilebilir, demokratik hak ve özgürlükler konusunda iktidar ya da muhaliflerinin çifte standartları bunlarla da sınırlı değil.

Egemen güç olabilme hırsının gözü çok kara…iktidar olabilmek ya da iktidarda kalabilmenin yegane yöntemini tek tip, biat eden insan üretmekte gören bir zihniyetin gençleriydik bizler de, şimdikilerin de bizden farkı yok.

Dün, egemen olma hırsına kurban edilenler bizlerdik, bugün ise gündemdeki protestocu gençlik!

Neden? Çünkü hiçbir zaman bireysel olarak varoluşumuzun ne ifade ettiğini bir türlü kavrayamadık. Ne idik, amacımız ne idi, nerden gelip nereye gidiyorduk,yolumuzun sonunda ne vardı?...bunları hiçbir zaman bilemedik. Bilmemiz istenmedi!

Dünün de bugünün de gençliği resmi ideolojinin tek tip insan üreten fabrika okullarında eğitildi. Resmi tarih her tür yanlışı ile hap gibi yutturuldu. Her zaman iç ve dış düşmanlar vardı, Donkişot gibi hep hayali düşmanlarla savaştırıldık. Tükiye’nin jeopolitik önemi ile şişirildik, işimize yaramayan bir sürü lüzümsuz bilgi ile uyutulduk…

Bireysel varoluşunun farkına varabilmek için gençliğe ne verildi ki şimdi ne bekleniyor?

Yumurta fırlatmışlar, pankartların sopaları ile saldırmışlar, seslerini duyurabilmek adına hepi topu üçbeş slogan atmışlar. Protestocu gençlerin bireysel duruş ve tavır mı sergiledikleri yoksa derin odakların yeniden egemen güç olabilmek ve ara rejim yaratabilmek için yine gençleri mi kullandıkları konusu ayrıca tartışılır.

Meydanlardan ve çok seslilikten korkan bir zihniyetin gençleriydik biz de…bu zihniyet değil miydi meydanlarda her an orantısız güç kullanabilen! …İşte yine varlar!

Egemenlik kurma ihtiyacı, her nereden gelirse gelsin "özgürlükçü" hedefi hiçleştirir. Tek tipleştirmeye, totaliter anlayışlarlara, vesayetçi sistemlere karşı durmak her özgürlükçünün hedefi olmalıdır. Özgürlükçü anlayışın "iktidar yanlısı" ya da "muhalefet yanlısı" olmaz...Özgürlükçü olmak demek, yansız olmak ve bireysel varoluşunun farkına varabilmek demektir.

Gençler üzerinde yeniden bir oyun kurgulanıyor, bu oyuna gelmemeli, eğer ki bireysel duruş belirleyeceklerse önce bireysel olarak var olduklarını ispatlamaları şart.

Aksi takdirde, bugün “yumurtacı gençlik” olarak yaftalanır, yarın yine unutulurlar…

Yumurtacı gençlik olarak anılmak istemiyorlarsa eğer; düzenin ve zihniyetin ne olduğunu iyi kavrayıp, yönlendirmeler ile değil bireysel varoluşları ile kollektif tavır sergilemeleri gerekiyor.

Bilmem anlatabildim mi?

Hiç yorum yok: