Bundan sonra böyle…hatta epeyden beridir böyle.
Yakın çevrenize, uzak çevrenize şöyle bir bakın…”arıza” yatkınlığı olan ya da direk “arızaya geçmiş” ne çok insan var.
Bu tipleri ferkedemeseniz bile, onlar kendilerini zorla gösterirler.
Ama sisteme aykırı düşmüş ve bu aykırılığı nedeniyle baya bişi olmuş arıza tiplerden, mesela Salvador Dali gibi arızalardan bahsetmiyorum.
Full time arızalara sözüm olmaz, önlerinde en derin saygılarımla eğilirim. Biz bu full time arıza tiplere “uçuk” da diyebiliriz ki bence insana ve topluma zararları dokunmayacağı tam tersi faydalı oldukları kanaatindeyim. Bi de bu tipler arızalarının farkındadırlar, ona göre salınırlar orta yerde, dünyamızı renklendirdikleri bile söylenebilir.
Başa bela olan, günlük, anlık arıza tiplerden söz ediyorum. Derdim part time arıza tipler, gelgit akıllılar.
Bu part time arıza tiplerin beyni zaman zaman kısa devre yapıyor, bazen ya vidalar yalama yapmış oluyor ya da kullanım süresi dolduğu için arıza çıkarıyor. Sürekli bir “error” durumu söz konusu olmasa bile, “error” çıkardığında o an karşısında kim varsa, onu da her an “error” çıkartabilecek duruma getirmekten büyük bir keyif alıyorlar.
Bir kere kayış kopmaya görsün, tutabilene aşk olsun!
Tam bünyeyi huzurlu bir yolculuğa hazırlamışsın, gün güzel, dün güzeldi, yarın daha da güzel olacak modundasın, keyif keka… o derece yani, hani kimse bozamaz.
Yolda yürüyorsun, otobüstesin, ofistesin, evdesin ya da ne bileyim keyifli bir sohbettesin, blog milog yazmışsın, feystesin…hayata bi şekilde karışmışsın.
Sanıyorsun ki hiç bişey bu keyifli karışmışlığı sekteye uğratamaz, di mi?
Ne büyük yanılgı! Arıza tipler her an her yerdeler! Bir anda karşına çıkarlar ve o güzelim modunu, havanı alaşağı ederler, beynine blink, blink öyle bir arıza sinyal gönderirler ki, “çattık yine nezleye” dersin.
Nerden çıkarlar bilinmez, ne kadar da çoklar, mantar gibi türerler anında…
Sürekli olumsuzluk, sürekli şikayet, sürekli mutsuzluk cümleleri. Bazen bilmişlik, bazen anlamsız anlamsız, abuk sabuk eleştiriler, öğretmenimsi tavırlar, daha olmadı tehditkar laflar, sözler. Her şeyin en doğrusunu onlar bilir, en adil onlardır, herşeyin enidir onlar.
Öyle bir laf ederler ki, bulaşmayım diye yanıt da vermezsin, bütün enerjini alır, kemirir bitirirlerler.
Genelde bu arıza tipleri ya kimse anlamıyordur, ya da o kimseleri anlayamıyordur.
Kıskanç arızalılar vardır mesela, yeni bir şey alırsın, önce güle güle giyin denir, di mi? Yokkk, ay bunu kaça aldın, ben aynısını şurada şu kadar paraya budum da almadım, herkesin üstünde! Hay senin arızana…bulunmaz hint kumaşı arızalı seni!
Bir fikir öne sürersin, beyninde arıza durumu var ya, hiç alakasız yerden girer , alakasız bir yorum yapar. Error modu süper seviyede, herkesi kendi gibi zanneder, yargılar, idam eder, kelle gitti…tamam, oh rahatladı!
Bir de üstüne demez mi ‘sorun bende değil ama, sende’…e pes yani, yüzsüzlüğün daniskası…hiçbir şey olmamış gibi, ertesi gün kaldığı yerden devam.
Kendisi yamuk ya ona göre karşısındaki de yamuk, düzeltecek aklı sıra.
Bu arıza tipler genelde silik oluyorlar, topluma karışma zorlukları var ya da hayatlarında mutlaka çözemedikleri problemleri var, genelde aşağılık kompleksli ve kendine özgüvensiz. Artık ben böyle değerlendiriyorum. Sevmeyi de bilmiyorlar, kendilerini bile sevmiyor bu tipler. Sevseler bile sevdiklerini belli etmiyorlar, bu ne arıza yarabbim!
Bu part time, gelir gider arıza tipleri değiştiremezsin de, ne anlatsan, ne konuşsan boş…fikri sabittir. Değişince mutsuz olacağını zanneder.
Offf, yazarken bile ruhumu daralttılar…aman aman benden uzak olsunlar, hiç uğraşamam.
Arıza tiplerle işim olmaz! Başa bela bunlar ! Hele, bu saatten sonra hiç çekemem…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder