Kadınların kolayca feda edildiği bir ülke burası. Kadın cinayetlerinde dur durak yok. Eline bıçağı alan saldırıyor.
Bu hafta medyaya yansıyan 5 tane kadına şiddet vakası var, 3’ü cinayetle sonuçlanmış!
Nedir kadınlarla alıp veremediğiniz? Hasbel kader iki ayağının üzerinde durabiliyor diye “insan” olduğunu sananlara sesleniyorum.
Zillet içindeki güçsüz, sefil, korkak yaratıklara…
Bir yerlerde kadınlar kapalı kapılar ardında suratlarına savrulan tokat ve yumruklardan kendilerini korumaya çalışıyor, koruyamazsa ölüyor. Ve devlet bu kadınları koruyamıyor! Önlemleri alamıyor!
Kadın “hayır” dedi, “ben varım” dedi, çalışmak istedi, camdan dışarı baktı, yemeği tuzlu yaptı, ütüyü iyi yapamadı, kapıyı geç açtı, kadın hasta, kadın cinsel ilişkiye girmek istemiyor, maaşını kocasına vermiyor, adamın alkolüne kumarına dayanamıyor…zillet içindek erkek için tüm bunlar vb. öldürme nedeni!
Yaratık geliyor, kadına pat küt girişiyor, hızını alamıyor 30 yerinden bıçaklıyor…bu nasıl bir zihniyet, nasıl bir aşağılık duygusudur.
Yani erkek diyor ki; “sana tanınmış olan bir kadınlık rolü var, bunun dışına çıkmamalısın, çıkamazsın”.
Bu ülkede onca kadını koruduğu iddia edilen kanunlara rağmen, kadınlar bir leş parçası gibi diri diri toprağa gömüldü. Medine Memi’yi hatırlatırım. Elalemin namusundan bize ne diyen bir otorite ve töre cinayetlerinin tüm sınırlarını zorlayan bir örneğidir bu.
Biz buyuz…kadınlarımızın, çocuklarımızın durumu da budur, bu kadar kolay feda edilebilirler, bu kadar hunharca her an öldürülebilir, şiddet görebilirler.
Halen kız çocuklarının anne sütü almasına değer görülmez, okula gönderilmez, erken yaşta ya da zorla evlendirilir, kaçırılır, tecavüz uğrar, hamile kadınlar kocaları tarafından dövülür, karanlıkta aç hapsedilir, genç kızlar ensest girdabında boğulur, ya da öldürüp parçaladıktan sonra şehir çöplüklerine atılır. Tüm bunlar, modern Türkiye’nin kadına şiddet gündeminin başlıklarından!
Türkiye’de her 3 kadından biri fiziksel şiddet görüyor. Duygusal şiddete maruz kalanların sayısı ise belirlenemiyor. Türkiye, kadına yönelik ayrımcılık ve şiddet açısından dünyada ilk sıralarda yer almaya devam ediyor. Üstelik Türkiye, kadın hakları konusunda bilimum sözleşmeleri en baş sırada imazalayan bir ülke. Ama ne var ki bizim kadına bakış zihniyetimiz bozuk, asıl değişmesi gereken de budur.
Kadına sadece doğurganlık ve bakıcılık işlevi yükleyen, kadının yaşamını kocası ve aile büyükleri tarafından sorgusuz sualsiz ipotek altına alarak maruz kaldığı veya kalacağı baskıyı ve şiddeti pekiştiren, meşru kılan bu zihniyetin değişmesi gerekmiyor mu?
Erkekler biliçaltına bir sorsunlar bakalım, bir yanlarında “kadın haketmiştir” zihniyeti var mı yok mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder