7 Mar 2011

Hangi basın özgürlüğünden bahsediyorsunuz siz?

Bizim “sorunlu” medyamız artık biraz da “sorumlu” olsa, diyorum…

Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın polis tarafından göz altına alınmaları ve savcılığa verdikleri ifade sonrasında Ergenekon terör örgütü üyeliği iddiası ile tutuklanmak üzere mahkemeye sevkedilmeleri sürecinde medyada yoğun bir şekilde basın özgürlüğü üzerine tartışmalar başladı, köşe yazıları kaleme alınıyor, fikirler yürütülüyor.

Gözaltılara ilişkin olarak bence en dikkat çekici yazılarda, Hasan Cemal “Evet, günlük deyişle lafı uzatmanın âlemi yok. Son Ergenekon dalgası ile yaşananların kısa yorumu şudur: Basın özgürlüğüne darbe!” derken, Can Dündar “Özeleştiri” başlıklı köşe yazısında “Geç kaldık. Aslında çok önce haykırmalıydık tepkimizi” dedi ve ağzına siyah bant takarak gözaltıları protesto mitingine katıldı. Nuray Mert’in bugünkü köşe yazısının başlığı ise “Doğru bildiklerimizi özgürce yazamayacaksak, yazmanın anlamı yok! ”, yazının içeriği yok, boş beyaz bir sayfa karşılıyor sizi. Bunlar ve benzeri yazılardaki söylemleri haklı bulmakla birlikte geç kaldıkları görüşündeyim.

Konu basın özgürlüğü;

Medyanın özgürlük talebi, Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın gözaltına alınması ile ayyuka çıktı. İster candaş ister yandaş olsun her kesimden basın mensubu “basın özgürlüğü” konusunu diline pelensk etmiş durumda. Çünkü kendilerini mağdur hissediyorlar ve sıranın bir gün kendilerine geleceği endişesini taşıyorlar. Medyanın, basın özgürlüğü taleplerinde samimi olduklarını düşünmekle birlikte; aklınız başınıza yeni mi geldi diye de sormadan edemiyorum.

Medyamız yeteri kadar demokrasiyi savundu mu ki şimdi sıranın bir gün kendilerine geleceğinden endişe duymaya başladılar. Bir ülkede demokrasinin yerleşmesi için medya en önemli unsurdur. Bizim medyamız ise genelde kendine demokrattır. Özgürlük talep ederken bu talebin beraberinde sorumluluklar da getirdiğini ne yazık ki bilmeyen ya da bilmezden gelen medya patronları, genel yayın yönetmenleri, gazeteci ve köşe yazarlarının olduğu bir medyadan söz ediyorum. Siyasetçi ile mefaat ilişkisi içinde, asker ile haşır neşir, toplum mühendisliği yapmakta en uzman, halkı korku, kin ve nefrete sevkeden bir medya ile demokrasi ne kadar savunulabilir ki? Hal böyle olunca medyanın basın özgürlüğü diye sokaklara dökülmesi de çok komik ve anlamsız geliyor bana.

Elbette medya demokrasi adına eleştiri yapacak ancak bizzat siyasetle uğraşırsa işte böyle kötü sonuçlarına da hazır olacak. Kendini polis, asker, savcı, hakim yerine koyan medya mesupları hiç yok mu aranızda…istemediğiniz kadar var!.

Medya, demokrasinin gelişiminin ve ilerlemesinin temel kaynağıdır. Sen kendini her noktandan politikaya, devlete eklemlemişsen, demokrasi ne yapsın, nasıl yeşersin? Basın özgürlüğü için önce demokrasinin ilerlemesine katkıda bulunacaksın. Demokrasiyi herkes için değil, sadece kendi menfaatlerin için talep etmişsen, şimdiye kadar sadece yazıları ve düşünceleri nedeniyle hapislerde çürüyen yazarlara ve gazetecilere bir kere olsun kamu vicdanı oluşturmaya çalışmamışsan, düşünceleri için mağdur durumda olanlara şimdiye kadar arka çıkmamışsan, kusura bakmayın ama bu basın özgürlüğü size çok bile.

Hangi basın özgürlüğünden bahsediyorsunuz siz? Sorumsuz özgürlük olur mu?

Bir yanda yaptığınız her haberde, yazdığınız her yazıda iftira atacak, yalan söyleyeceksiniz, darbelere katkıda bulunup muhtıraları destekleyeceksiniz, toplumu kendi çıkarlarınız doğrultusunda yönlendirip birbirlerinizi suç örgütlerine hedef gösterecek, devlet ihalelerinden pay kapmaya çalışacaksınız, diğer yanda basın özgürlüğü diye sesinizi yükselteceksiniz! Sizi bu kamuoyu ciddiye alır mı? Önce prensip ve sorumluluk sahibi olacaksınız… basın özgürlüğü sadece sloganlarla talep edilemeyecek kadar önemli çünkü.

Basın özgürlüğü ile ilgili olarak Ergenekon ya da son tutuklanmalara hiç girmeyeceğim. Zira yaşananların seçim öncesinde “Türkiye’de basın özgürlüğü yoktur” sloganının atılması için tamamen bir manüplasyon olduğunu düşünüyorum. Sonuçta yargı da işini yapacak.

Sonuç olarak “demokrasi için basın özgürlüğü mü yoksa basın özgürlüğü için demokrasi mi gerekli” diye sorarsak basın özgürlüğü için önce demokrasi gereklidir. Demokratik olmayan bir ülkede basın özgürlüğünden bahsetmek abesle iştigaldir. Ancak demokratik bir ortamda özgür gazeteci olunabilir.

Bizim “sorunlu” medyamız artık biraz da “sorumlu” olsa, diyorum…

Hiç yorum yok: