Seçimler öncesi en çok konuşulması gereken bir konuydu…yeni anayasa. Önemli bir referandumla Anayasa’nın bazı maddelerinde değişiklikler yapıldı ancak sonrasında ne iktidardan ne muhalefetten yeni anayasa konusunda çok fazla söz eden olmadı. Halbuki seçim öncesi süreçte yeni anayasa çalışmaları en önemli propaganda kriterlerden biri olmalıydı. Yine klasik seçim söylemleri daha doğrusu popülist kavgalar, atışmalar, desteksiz vaatlerle dolu bir seçim sürecine girdik.
Bu süreçte, yeni anayasa çalışmalarına ilşkin tek öneri ne iktidar ne muhalefetten, sadece TÜSİAD’dan geldi. TÜSİAD’ın bu anayasa çıkışı zaten hukukçu Ergun Özbudun gibi anayasa profesörlerinin çok önceden yapmış oldukları sivil anayasa çalışmalarının sunumundan başka bir şey değildi. Kötü mü oldu, hayır tam tersi zamanında bir çıkıştı ancak amacın ne olduğu konusunda bir takım tartışmaları da beraberinde getirdi. Belki de sivil ve demokratik bir anaya önerisinin patronlar klübünden gelmesi bizi şaşırttı.
TÜSİAD’ın anayasa önerisinde; demokratik bir anayasada olması gerekenler fazlası ile var; vatandaşlık tanımından değiştirilemez maddelere, din ve vicdan özgürlüğünden kuvvetler ayrılığı ilkesine, kimlikler tanımından birey odaklılığa kadar her konu ince ince çalışılmış. İdeolojisi olmayan bir anayasa-ki olması gereken de budur- önerilmiş. Bireyin hak ve özgürlükleri ön plana alınmış, devletin bireyi değil, bireyin devleti kontrol ettiği bir sistem önerilmiş.
Peki, bu sivil anayasa önerisinde neden ekonomik ilkeler yok?
Öyle ya, adı üstünde TÜSİAD…“ekonomik anayasa” için mantıken en çok uğraş vermesi gereken bir kuruluş olması beklenir. TÜSİAD’ın karşı argümanı şu şekilde; “ideolojik olmayan bir anayasada ekonomik model tariflenemez”. Anayasa ile illaki sosyalist, liberal, devletçi v.s olunsun gibi model tariflemek gerekmiyor ki…ancak bu ülkede ekonomiyi yönetmenin de ilkeleri ve kuralları olmalı.
“Ekonomik anayasa” da hangi ilke ve kurallara yer verilebilir? Birey odaklı bir anayasadan benim anladığım diğer haklarla birlikte bireyi ekonomik olarak koruyacak ilke ve kuralların da bulunmasıdır.
Sosyal devlet diyerek sınırlamakla adil gelir dağılımını ya da fırsat eşitliğini çözmüş olmuyorsunuz ki? Ya da vergi sisteminin esaslarını, para politikalarının ana çerçevesini, iktidarların keyfiyetine bırakılmayacak kadar önemli olan maliye poltikalarını, kamu borçlanmalarının kural ve esaslarını belirlemeden bunlara bir model tariflemeden yapılacak bir yeni anayasa, bireyin ekonomik haklarını nasıl koruyacak? Emek nasıl korunucak?
Geçtiğimiz yıllarda yaşanmış olan bir çok ekonomik kriz, iktidarların keyfi ekonomi yönetimleri ya da siyasi çıkarları uğruna devlet kaynaklarını tüketmesi, ona buna peşkeş çekmesi sonucu ortaya çıkmadı mı? Siyasi iradelerin sorumsuzca aldığı kararlar yüzünden yıllarca enflasyon illeti yaşamadı mı bu ülke?
Ekonomik bir anayasanız yoksa ekonomik istikrarsızlıklar kaçınılmazdır. İktidarların ekonomiyi daha fazla politize etmemeleri için, bireyin devlete ezdirilmemesi için mutlaka ekonomik bir anayasaya ihtiyaç vardır. Aksi halde devletin yine büyümesine engel olunamaz ve yeni anayasa istediğiniz kadar demokratik olsun, ekonomik özgürlükleri temin edemediği sürece yine aksak demokrasiye gebedir.
TÜSİAD’ın demokratik ve sivil bir anayasa önerisi için yapmış olduğu çalışma iyi hoş ama ekonomiye çok fazla girmemiş olmamalarını yadırgadım.
“Hep bana anayasası” olmaz ki…olursa da “patron anayasası” derler !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder