8 May 2011

Anneler Günü’nden nefret ediyorum

Anneler Günü’nü kutlayanlara, annelerine şiirler yazanlara, methiyeler düzenlere, “ana gibi yar bağdat gibi diyar olmaz” klasiğine, annesinin yaptığı böreği övenlere, annesine ne hediye aldığını ballandıra ballandıra anlatanlara, “anacağım anacağım sen bitanesin, senin yerin bambaşka, sen başımızın tacısın” diyenlere, elinde bir çiçek annesini ziyarete gidenlere, hele hele anneyi yanına alıp kahvaltıya, yemeğe götürenlere…

Çok fena görünesim var bugün. Anneler Günü geldi ya, benim de hey heyler geldi yine…

Elimde değil napim, dayanamıyorum…Bir kıskançlık mı bu derseniz kesinlikle değil…

Sadece öfke!

Sadece hırçınlaşma!

Ağlayamıyorum bile, donup kalıyorum…

Ben, 25 senedir Anneler Günü’nden nefret ediyorum…evet evet yanlış duymadınız, nefret dedim.

Yine bir Anneler Günü idi…bir gün öncesinde yufkalar alınmış, anne börekleri yapılmış, elmalı turta itina ile hazırlanmıştı. Rahmetli annem, bir gün öncesinden anneler günü heyecanına kapılmış, evlatlar gelecek diye evlatlarının sevdiklerini dizmişti mutfak tezgahının üzerine.

Daha bir hafta öncesinde “kızım sırtımda bir ağrı var, bir saplanıyor bir çıkıyor” dediğinde doktora gidilmiş, doktor önemli bir şey olmadığını söyleyip göndermişti bizi. “Anacım yaşlanıyorsun artık, olacak böyle ağrılar, yemene içmene dikkat et” demiştim.

“Yorgunum, çok yorgun hissediyorum kendimi” dedi.

Hatta kızmıştım ona…benim o sıralar 3 yaşında olan oğluma “bakacak halim yok artık, eğilip doğrulamıyorum bile, kreşe filan ver” dediğinde. Halbuki kızımı taa ki 9 yaşına kadar o büyütmüştü. Canıydı, ciğeriydi, pamuğuydu onun.

Ne nankörlükmüş benimkisi, öyle çok üzülüyorum ki… O’na kızdığıma, öyle pişmanım ki…hala içim sızlıyor.

Ne olur affet anacım beni…

Anneler Günü sabahında keyifle yapıldı kahvaltılar, börekler, turtalar neşeyle yenildi.

Her zaman çok şık, her zaman çok bakımlıydı benin annem. Parlak, lame bir kemer takmıştı, eteği ile bluzunun üstüne…”ne kadınsın, nerden de bulursun bu süslü püslü şeyleri” demiştim, gülüşmüştük. Severdi güzel giyinmeyi ve beğenilmeyi.

63 yaşındaydı, ama dinç görünümlüydü, yaşlanıyorsun artık dediğimde çok kızardı bana.

Bilemezdim ki…

Biz gittikten sonra o sırtındaki ağrının göğsüne yayılacağını, rahmetli babamın çaresizlik içinde bizi arayacağını, ambulansa bindirip hastahaneye götürüleceğini.

Bir Anneler Günü’nde annemi sonsuz yolculuğuna uğurlayacağımı…

Bilemezdim ki… bilsem bırakırmıydım O’nu hiç.

Halbuki daha birkaç saat öncesinde, ne kadar da güzel gülüyordu, sevinçliydi, çok mutluydu…Anneler günü diye gururluydu. Evlatlar ve torunlar hep bir aradaydı.
.
.
.
.

Ne olur bana “anneler gününüz kutlu olsun” demeyin…

Ben her anneler günü yastayım…

Ben her anneler gününde hırçınım, öfkeliyim…

Anneler Günü’nü sevmiyorum ben, gelsin istemiyorum…

Aahh, ah!... Annem, annem, nurlar içinde yatan annem...

4 yorum:

ali zafer sapci dedi ki...

Çok buruk bir anı. Size sabır ve güç diliyorum.

Beran Uzer dedi ki...

sağolun...

Adsız dedi ki...

seni okumaya başlayınca, daha önce neden karşıma çıkmadığın için kendime kızıyorum.
çok güzeldi bu postun.
seni takibime aldım.
eğer senin için mümkünse yorum ayarlarını pop up yapabilirsen sevinirim. birde kelime doğrulamyı kaldırır mısın?

Beran Uzer dedi ki...

teşekkürler creep...bundan sonra okuşuruz:))pop-up ayarladım ancak kelime doğrulama yok ya da ben nasıl yapacağımı bilemedim...du bakim biraz uğraşırsam bulurum....sevgiler