Elbette yine armağan etmek isterdi, yalnız ve güzel ülkesine…ancak ülkesindeki çirkinlikleri, seviyesizlikleri, yasakları, şantajları ve bilimum rezillikleri görünce, sanırım vazgeçti!
Üç Maymun filmi, 2008’de Cannes Film Festivalinde en iyi yönetmen ödülünü alana kadar, Nuri Bilge Ceylan adını kaç kişi bilirdi? Türk sineması adına iyi ve doğru bir şeyler yapmaya çalışan bu güzel ve yalnız yönetmenin adını, ödülünü kendisi gibi yalnız hissetiği güzel ükesine armağan etmeseydi, kimse bilmeyecekti.
Ödülü yalnız ve güzel ülkesine armağan edince, sinema için verdiği emekten öte, bir anda milliyetçi duygularımız depreşti. Hep birlikte bilen, bilmeyen, anlayan anlamayan alkışladık, teşekkür ettik. Yine aynı milliyetçi reflekslerle Orhan Pamuk’u vatan haini ilan etmiştik!
Üç Maymun filmi sonrasındaki alkışlar kısa sürede kesildi, bu güzel ve yalnız insanın o ödülden sonra bugüne kadar neler yaptığı ile hiç ilgilenilmedi.Ta ki Cannes’da yeni bir ödül alana kadar, Türk sineması adına yeni bir başarıya imza atana kadar.
Nuri Bilge Ceylan, bu yıl Cannes Film Festivalinde altın palmiyenin en kuvvetli adayı olarak gösteriliyordu. Altın Palmiye ödülünü alamadı ancak ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’ filmi ile Jüri Büyük Ödülü’ne layık görüldü. Bu ödülü Eric ve Luc Dardenne kardeşlerin ‘Le Gamin au Velo’ filmi ile paylaştı. Altın Palmiye ise Terrence Malick’in ‘Tree of Life’ filmine verildi.
Nuri Bilge Ceylan’ın başarısını kutlarım. Türk sinaması adına elbette övünülecek bir ödül. Nuri Bilge Ceylan’a yapılan tüm sinema eleştirileri hep olumlu yönde. Hem sinemacılığı, hem fotoğraf sanatçılığı, hem de kişiliği eleştirmenlerce her zaman takdir ediliyor. Bu ödülü hakkı ile aldı.
Ancak sahiplenilmeye gelince, sadece ödül aldığı zaman sahiplenmek gibi bir tuhaf durumumuz söz konusu. Bu çalışmaları yaparken de keşke sahiplenilseydi!
Hoş, bu ülkenin bir film yönetmenine, bir sanatçısına, bir edebiyatçısına sahip çıkacak ne vakti ne de hali kaldı…
Seçim meydanlarında her an bir birine hakaretler yağdıran parti liderleri, seviyeden nasibini almamış parti mitingleri, seks kasetli şantajlar, derin odakların toplumu ve siyaseti dizayn çalışmaları, güneydoğuda yine provokasyonlar, yine kana kan savaşları, medyadaki tepişmeler, manüplasyonlar, 22 Ağustos’da devreye girecek internet yasakları, yani resmen sansürlemeler…daha neler neler, hangi birini söylesem.
Nuri Bilge Ceylan kimin umurunda?
Türkiye kapanın elinde kaldığı gibi, neresinden tutarsan tut kopuyor…Ancak ödülüne sahip çıkmayı biliyoruz!
Nuri Bilge Ceylan bu defa ödülünü yalnız ve güzel ülkesine armağan etmeyi hiç düşünmedi sanırım.
Nasıl düşünsün ki?
O güzel ülkenin hali harap, artık yalnız da değil üstelik, sağdan soldan, derinden sığdan, herkes orta yerde…çok kalabalık çookkk, bir curcuna bir karmaşa, bir kaos…
Neden armağan etsin ki?
Kime neyi armağan edecek allah aşkına…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder