Sonbaharda yeni bir kriz balonu patlar mı? Yeniden bir tsunami dalga dalga gelebilir mi?
Kapitalizmin krizleri eskiden 7-8 yılda bir ortaya çıkardı, şimdiler de bu aralık çok azaldı ve neredeyse yılda bir kriz yaşanmasından korkuluyor… Hal böyle olunca ekonomi kahinleri de durmuyor, habire kehanet üretiyor.
Hatta ‘piyasa kahini’ olarak tanınan ünlü ekonomist Nouriel Roubini “krizde henüz dibi görmedik” derken, Nobel ödüllü iktisatçı Paul Krugman, “Felaketi savuşturduk, ancak gerçek düzelmeyi nasıl yapacağız?” diyerek önümüzdeki süreçte belirsizliğin devamına işaret ediyor.
Anlaşılan o dur ki; Küresel ekonominin senaristleri daha bir süre insanların kafasının karmaşık kalması için uğraşıyorlar. Zaman zaman midede yeni lokmalara yer açılsa da bu kriz senaryoları pek bitecek gibi görünmüyor, aksine sık aralıklarla gündeme geliyor…Tam da ekonomide iyimserlik havası eserken bir de bakıyorsunuz yeni bir kriz balonu patlayacak iddiası gündeme düşüyor.
Ekonomide iyimser beklentiler iyidir, olumludur ancak fazla iyimserlikle gerçekleri görememe gibi bir sorun da oluşabilir! Bu anlamda kehanetler zaman zaman ayakların yere basması açısından faydalı olabilir.
Türkiye ekonomisi açısından nedir bu iyimser göstergeler? Borsa yeniden yükselişte, faizler ilk defa tek haneli rakamlara indi, dolar değer kaybediyor, altın tutarlı. Dünyada ise New York Borsası bu sene ilk defa zirve yaptı, hisse senetleri kapış kapış gidiyor.
Ne oldu ki?... finans piyasalarına birden bire sihirli bir değnek mi dokundu? ABD’nin krizi finanse etmek için bastığı milyarlarca doları düşününce bu sihirli değneğin ne kadar yapay olduğunu anlamamak mümkün değil. Krizi yaratan nedenleri yok etmeye uğraşmak yerine habire dolar basarak piyasayı likidite bolluğuna sokmak ve krizin zararlarını bu basılan dolarlarla gidermeye çalışmak, yeni yeni balonların şişmesine de yol açacak gibi görünüyor. Zira para ve sermaye piyasalarında bu çoşku yaşanırken, reel ekonomi halen çukurda, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de işsizlik oranları yükseliyor, sürekli küçülme eğilimine girmiş bir reel ekonomi sözkonusu.
Piyasanın bu çoşkusu ile reel ekonomi örtüşemiyor. Bu da “spekülatif amaçlı olarak yine acaba zehirli toksikler piyasası mı oluşturuluyor?” sorusunu akıllara getiriyor. Dünyadaki bu para bolluğu yine Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilere mi yönleniyor? Borsa birden bire bu nedenle mi tavan yapıyor?
Elbette her zaman piyasa ekonomisi ile reel sektör örtüşmeyebilir ama eninde sonunda örtüşmek durumundadır. İşte bu uyum sağlanamadığında “kriz balonu” yeniden patlar, yeni tsunamiler oluşabilir.
Bu kadar para bolluğu, üstelikte krizden henüz çıkılmamışken, epeyi düşündürücü!
Yani “iyimserlik” için henüz çok erken, finans piyasalarındaki iyileşmenin reel ekonomiye yansıması gerekir, ama bir de yansımazsa işte o zaman fazla iyimserlikle gerçekleri görememek hastalığının sonuçlarına yeniden hazır olmak gerekecektir. Zaten yapısal sorunlarla boğuşan Türkiye ekonomisinin buna dayanma gücü yok.
Merkez Bankası doğru adımlar atıyor ancak zaten pamuk ipliğine bağlı Türkiye ekonomisini yönetmekle “Çıkrıkçılar ekonomisi” nin aynı şey olmadığını, birilerinin de hükümete anlatması gerekiyor.
Zira balonlar patladığında sadece “Çıkrıkçılar” değil tüm Türkiye ekonomisi etkileniyor, etkilenir!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder