7 Ağu 2009

Sanal yaşamlar; Ben yaşamı "sanarak" algılamak istemiyorum!




Sanal...İsim mi sıfat mı anlayamadığım bu sözcüğe fena halde takmış durumdayım.

İnternetin nimetlerinden faydalanmakla sanal olmayı artık karıştırır hale geldim. İnternette olmak? Sanal olmak?

Kavramlar beynimin içinde birbirini kovalıyorlar…

‘Sen sanalsın kızım’, ‘sen sanalsın oğlum’, ‘sen sanal bir sevgilisin’ , ‘biz sanalız’ , ‘ahahaha ne komik onlar da sanaldı zaten’, ‘kendin ol’, ‘sanal olma’ , ‘sanal duygusuzlar’ gibi ve benzeri bir sürü ifadesiz ifadeler 400 m bayrak yarışında gibi habire birbirlerinin ellerine bayrak tutuşturuyorlar.

Evet, haklısınız...kafayı yedim bu "sanal" lafı ile.

Wiki teyzem ne demiş?… Sanal;

1. Hayali, gerçek olmayan, farazi, zihinde tasarlanmış… Matematikte sanal sayılar, optikte sanal görüntü, fizikte sanal parçacıklar gibi

2. Zahiri, virtüel, görünürdeki…Neredeyse başka bir şey olarak da kabul edilebilecek kavramları nitelemek için kullanılır.

Tamam işte beni doğruluyor, koskoca Wiki Teyze de yanılıyor olamaz ki…hayali demiş, gerçek olmayan.

Ne fena bir şey....biz şimdi hayal dünyasında mı yaşıyoruz?

Google bilgeye bir sorun bakalım "sanal" yazılınca neler dökülüyor? İnsanlık, dünya, hatta dünya ötesi ne varsa hepsinin başında sanal kelimesi var. Kim soktu bu kavramı bizim hayatımıza? Hangi hakla benim yanıbaşımda yer alıyor? Belki ben sadece öznelliğim ile tek başıma anılmak istiyorum.

Hemen yanıbaşımızda duran bu sahte yüzlü dünyaya bazen tahammülüm edemiyorum. Teknoloji başımı döndürüyor…telefonla konuşmayı sevmiyorum, mesaj yazma yeteneğim zaten yok. Dolmuşta yanı başımda oturan genç kıza bakıyorum… Allahım bu nasıl bir şey, on parmak daktilo yazar gibi telefonun tuşlarına basıyor hatta bazen dışarı bakarken bile yazıyor. Nasıl bir yetenektir bu? Posta kutuma bakıyorum, sanki sihirli kutu...Dinkkkk!...posta geldi. Cep telefonları da 3G teknolojisine geçti …şahdık şahbaz oluruz artık. Yanıbaşınızda yürüyen adam bir yandan cep telefonundan görüntülü konuşma yapıyor…deli mi ne?

Hele şu "Enter" tuşu yok mu, ne kadar bağımlılık yaratan bir tuş…basarsan bilgisayarın beyni ancak çalışıyor. Hele msn ikonları...Karagümrük yanıyor gibi pc nin altından alev fışkıranları bile var. İnsan beyni nelere çalışmış, inanılır gibi değil. “Mucux” yazıyorsun öpücüklerin en afilisinden en seksi olanına kadar, en masumanesinden en şeytani olanına kadar binlerce çeşidi çıkabiliyor, ruh haline göre seç beğen yaz…"mucux"...ne gıcıx!

Bir haber okumuştum, diyordu ki…”Sanal ortamda sohbet ettiğiniz insanla tokalaşmak ister misiniz?”… İrlandalı bilim adamları tarafından geliştirilen özel bir eldiven, bilgisayar karşısında mesajlaşılan insanla, el sıkışma hissi yaşamasını sağlayacakmış. Bu yeni teknoloji ile internette kavrama, hareket ve deri dokusu gibi özellikleri iletebilecekmiş. Bilgisayar kullanıcılarının eşyaları hissetmesini sağlayan aletle, binlerce kilometre uzaklıktaki arkadaşlar el sıkışabilecek, sevgililer birbirlerine gerçek gibi öpücük gönderebilicekmiş. Bilmem ne üniversitesinden bilmem kim profesör “dokunma teknolojisi” sayesinde internet deneyiminin daha gerçekçi olacağını müjdeliyor…İletişim teknolojileri ile gelinen boyuta bakarmısınız. Ruhsuzluğun daniskası derler ya hani...Tuşlarla, aletlerle tüm hislerimiz, duygularımız dejenere edildi…Mekanik insanlar olduk!

Sanal dünya bence insanlığımızın katili. Sinsi sinsi dünyamıza süzülüyor, bizi paçavraya çeviriyor, değersizleştirip her tür duygumuzu gasp ederek bir köşeye fırlatıp atıyor.

Sanal dünya; benim tarifimle SAN-AL yani sanmak ve algılamak dünyası.

Benim yaşamı sanarak algılamaya ihtiyacım yok.

Ben hissetmek istiyorum.

Ben insanım ve gerçeğim...Ohh be!

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Öncelikle sanal olarak konuştuğum bir insanla tokalaşmak istemem. Ya Domuz gribine yakalanırsam.:)))

İşin şakası bir yana tokalaştığın insandan bir duygu aman lazım, samimi mi, yosa sahte mi en azından bunu anlayabilmek lazım. Lütfen elimi sıkan bir insanla hiç tokalaşmak istemem mesela.

Parmaklarının ucuyla elini uzatıp yapmacık bir merhaba insanı sinir etmekten başka bir artı getirmez.

Sen sanal kelimesini SAN-AL olarak ayırmışsın.

Bende SA-NAL olarak ayırdım.

Yorumuma cevap verirsen belki açılımınıda yazarım.

Uğur Erhan

Not : Şifremi hala kabul etrimemiyorum.