24 Eyl 2009

Darbe anayasası ile mi demokratik açılım yapacaksınız?

Yeni bir anayasa yapılmadan her kim ki demokratik açılımlardan söz ediyorsa…asla inanmayın!

Açılmaya çalıştıkça kapanıyoruz…çünkü biz halen sivil olmayan, bireyin demokratik hak ve özgürlüklerini, hukukun üstünlüğünü “öylesine” var sayan ve bireyin devletle değil, devletin bireyle nasıl anlaşacağını belirleyen daha doğrusu dayatan darbe ürünü bir anayasa ile yönetiliyoruz.

“Ama bu anayasa yüzde 92 gibi bir çoğunluğun onayladığı anayasa” diyenlerin sesini duymak zor değil. Evet bunca çoğunluğun kabullendiği bir anayasa da, başka amaları da var! Darbe nedeniyle “muhalefet” etme şansı var mıydı? Bizzat baş darbeci, anayasanın reklamını “ bu anayasaya hayır diyen vatan hainidir” sözleriyle yapmadı mı? Halkın, darbe yönetiminden bir an önce sivil yönetime geçme arzusunun oldu bittiye getirilmesi değil miydi?

Ve düşünün ki biz 27 yıldır böyle meşruiyeti tartışılır bir anayasa ile hakkımızı hukukumuzu elde etmeye, korumaya çalışıyoruz. Koruyamıyoruz! Böyle bir anayasa geçerli iken gerçekleştirilmeye çalışılan her “açılım” ister istemez açılmadan kapanmaya mahkumdur.

Nedir anayasa? “Birey ile devlet arasındaki hukuki sözleşme”…Birey devlete diyor ki “sen beni ancak bu şekilde yönetebilirsin, benim hakkım hukukumu bu şekilde koruyabilirsin, sen beni değil, ben seni bu şartlara göre kontrol edeceğim”… Bizim 1982 Anayasası bunun tam tersi…Devlet diyor ki "ben senin üstündeyim, seni ben bu koşullara göre kontrol ederim, yönetirim!”. Yani bireyin anayasa karşısında boynu kıldan ince ve kendini savunma hakkı yok. Halbuki anayasa dediğin; devletin, bireyin özgürlüğünü kontrolü mantığında mı kurgulanmalı, yoksa bireyin devleti kontrolü ve sınırlarını belirlemesi esas mı olmalı?

Dünya’da hangi gelişmiş ülkenin anayasası bir ideolojiye dayanır?...Anayasa dediğin ideolojiyi mi,yoksa bireyin hakkını hukukunu mu ön plana çıkartır? Anayasa eğer bir ideolojiyi ön plana alıyorsa, daha ilk maddesinden o ideolojinin dışındaki tüm bireyleri yok sayıyor demektir. Hal böyle olunca, o ülkede farklılıkları nasıl bir araya getireceksiniz? “Anayasal vatandaşlık” ideolojik ayırım gözetmez, alt kimlik, üst kimlik dayatması yapmaz. Anayasal vatandaşlık kavramında insanlar kimliklerine, ırkına göre ayrışmaz. Anasayal vatandaşlık esas ise kimsenin kimseye kalkıp “senin kimliğin şudur, sen aslında busun” diyemez, demeye hakkı olmamalıdır. Eğer diyorsa, o anayasa ideolojiktir, demokratik değildir.

İşte 1982 Anayasasının esası da budur…devletin insan için değil, insanın devlet için var olduğu”.

Biz şöyle büyük bir devletiz, böyle güçlüyüz, hatta en büyük biziz!...27 yıldır dünyadaki gelişmeleri göz ardı edip halen “biz bize” debelenip duruyoruz…Siyasi yetersizlik mi var? Evet, % 47 ye rağmen siyasi yetersizlik, cesaretsizlik, bukalemunluk var…nabza göre milliyetçi, nabza göre dinci, nabza göre demokrat…nabza göre şerbetçilik var!

Kapılarınız açılmadan bir bir kapanmaya mahkum, zira temel ve dayanaklar yanlış…

Hani nerede 5 yıl önce “yeni anayasa, sivil bir anayasa hazırlamak” ana görevimizdir diyenler? Onca çalışmalar yapıldı, herkes baş anayasa uzmanı kesilmişti. Nerede kaldı onca söylemler?...Şimdi herkes açılım uzmanı…kapalı anayasanın açılımcı elemanları!… “darbe ürünü ideolojik bir anayasa ile demokrasi yeşertmeye çalışıyorsunuz”…bu nasıl bir siyasi vizyonsuzluktur? Muhalefettekileri söz konusu bile etmiyorum, güç elden gidecek, statüko bozulacak diye dünyada eşi benzeri görülmemiş bir siyasi uslup veya uslupsuzluk içindeler…vizyon hepten yerlerde sürünüyor.

Demokratik, sadece insan haklarına saygılı değil tamamen “insan haklarına dayananan” ve yüzyıllarca Türkiye’yi, Türkiye’nin insanını devlete ezdiremeyecek bir anayasa çıkartabilmek için hiç mi ceseratiniz kalmadı? Bu kadar yeteneksiz misiniz?

Bugünün dünyasında, devletler artık ulus mühendisliği yapmayalı uzun yıllar oldu. İnsanların kimliği anayasa ile belirlenmiyor, keza dinler de anayasa ile belirlenmiyor…anayasa sadece “vatandaşlık” haklarını, hukunu, devletle arasındaki ilişkiyi belirliyor…bunu yaparken de ideolojileri değil, etnisiteyi değil, “insan” kimliğini ön plana alıyor.

Biz hala 66.maddedeki “Türk” kimliğini tartışıyoruz… “Yok efendim aslında bu madde kucaklayıcıymış, birleştiriciymiş, toparlayıcıymış, şöyle söylenirse daha doğruymuş”..v.s, v.s

Bizi toparlayacak tek unsur “anayasal vatandaşlıktır”…bunun dışındaki her madde dayatma ve zorlamadır.

66.maddenin yer almadığı bir anayasaya, sadece sivil değil, insan haklarına dayalı bir anayasaya ihtiyacımız var…hem de acilen.

Yeni bir anayasa yapılmadan her kim ki demokratik açılımlardan söz ediyorsa…asla inanmayın!

Hiç yorum yok: