Tüm dünyayı çakma mallarla doldurdular… “Hereke” diye kasaba bile kurdular, Hereke halısı üretmek için. Ferrari'nin, Mercedes'in çakmasını yaptılar. Milyonlarca Çinli dünya sokaklarında dolaşıyor, elini sallasan Çinli’ye çarpıyor. Amerika’nın gölgesi gibiler, Amerika nerede Çin orada…New York Borsası Çin’e hizmet ediyor.
Çekik gözlüler 30 yıldır hazırlanıyorlar…dünyanın dört bir yanına okuma, araştırma v.s için gittiler, saz çalan ağustos böceğine inat karıncalar gibi, hiç durmadan çalıştılar.
İnsan hakları ihlalleri nedeni ile tüm dünyadan tepki alıyorlar ama çekik gözlülerin var bir bildiği ki, dünyayı kaale bile almıyorlar.
2008’de, Amerika ve Avrupa’da finansal krizin çanları çalarken, dev bankalar, finans şirketleri bir bir batarken, onlar Pekin Olimpiyatları'nın şaşaalı açılış töreninde tüm dünya ile resmen dalga geçtiler…siz halinize yanın, bakın biz neler yapabiliyoruz dercesine.
Ya komşusu Hindistan… sokaklarındaki öküzleri bile değerlendi. Yıllar öncesinin o sefalet içindeki Hindistanı bugün dünyanın bilgisayar, yazılım, arge devi haline geldi. Dünyanın dört bir yanında şirketler satın alıyorlar, tıp dünyası desen önlerinde eğiliyor. Dünyaya “akıl" satıyorlar.
Çin ve Hindistan, ekonomik ve siyasi işbirliği ile, 30 yıl öncesinden bugünün dünyasının ve ekonomisinin ne olacağını kestirdiler. İlk defa “Çindistan-Chindia” terimini kullanan da yine bir Hintli iktisatçı, Jairam Rameshe. Dünya nüfusunun yarıya yakınını oluşturan bu iki dev ekonomi, şimdilerde Amerika’nın ve Avrupa’nın krizden çıkış için gördükleri yegane çare. Yanlarına çekebilmek için IMF'de ki söz haklarını bile yeniden ayarlıyorlar, yeter ki Çin ve Hint sermayesi batıya aksın, yeter ki Çin ve Hint halkı tüketmeye başlasın, batının Çin'e ihracatı artsın, üretimleri değerlensin. Çin’in yıllarca ihracat yoğunluğu sonucu oluşan dış ticaret fazlasını dengelemek için de ithalata ihtiyacı var.
Artık batılılar, Çin’e, Hindistan’a akmaya başladı. Öğrenciler eğitim için Amerika yerine Çin’e gidiyorlar. Teknoloji, know-how, tıp alanlarında Hindistan’ın yegane güç olmasına çok az kaldı. Gelecek 50 yılda, dünya tek düzlem üzerinde olacaksa eğer, Çindistan bu düzlemin yegane unsuru. Çin ve Hindistan elele tutuştular, ekonomik ve stratejik ortaklıkla düzlemin temel dayanak noktaları haline geldiler.
Çin ve Hindistan, artık dünya ekonomisinin lokomotifi. Uzmanlar “krizden çıkış kesinlikle Asya ülkeleri sayesinde mümkün olacak” sözleriyle, Asya ekonomilerinin dünya ekonomisi için önemine değiniyorlar.
E tabiki biz de yerimizde saymıyoruz. Başbakanımız G-20 lerle birlikte boy göstere dursun, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da Çin kapılarına dayandı. 4 ay içinde 3 kez Çin’e gitmiş. Bakan, Çin’den Türkiye’ye yoğun ilgi ve talep olduğunu belirterek, "Çinliler, Türkiye'yi kendilerine partner olarak seçmiş durumdalar" diyor. Anlaşılan o dur ki “inanmak yolun yarısı eder” felsefesinden hareketle kendimizi biraz fazla hayale kaptırmış gibi görünsek de Çin’le ekonomik ilişkilerimiz çok da kötü sayılmaz.
Zafer Çağlayan, iki ülkenin birbirini yeterince tanımadığını, "Eyvah Çin geliyor" şeklindeki psikolojik baskıyla insanların kendilerini "Çin'den korumaya çalıştığını" ifade etmiş. İşin aslı, bizim de tüm batılılar gibi “ah keşke keşke Çinliler gelse” diye yanıp tutuşmakta olduğumuzdur. Çin’e 4 ayda 3 kez gitme nedeninin, Çinlilerin bize hayranlığı değil de tam tersi bizim “ah şu Çin yatırımlarından biz de nasibimizi alsak, Çin’e daha çok ihracat yapabilsek” arzusu olduğunu anlamamak mümkün değil. Bunu neden eviririz, çeviririz, açıkça söyleyemeyiz ki.
Sayın Bakan, arkasına da ekliyor, diyor ki "Fazla naz aşık usandırır". Çinliler nazlanmasın demeye getirmiş. Çin nazlanmasın da kim nazlansın...adamlar dünyanın bir numaralı ekonomisi haline geldiler.
Şimdi “Eyvah Çin geliyor” demeden, naz niyaz işlerini bir kenara bırakıp, ciddi anlamda Çindistan’la neler yapılabileceğinin ele alınması zamanıdır. Dünyanın ağırlık merkezi doğuya kayıyor, kaydı bile. Bu ağırlık merkezinin ismi Çindistan. Bizim de ağırlık merkezine doğru laf cambazlığı yapmadan direk dalış yapmamız gerekiyor.
Doğu ile Batı, tek düzlemde Türkiye’de buluşmalı! Çıkarın şu ekonomik milliyetçilik gözlüklerinizi artık!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder