Ordu’muzun gücünü izledikçe daha da güçsüz olduğumu hissediyorum!
Ordu resmi geçitte, şeref tribünü alkışlıyor, halk izliyor…ben ise ürküyorum. Bunca top tüfekle Ordu’muzun neyi anlatmaya, neyi göstermeye çalıştığını anlayamıyorum. Bunca güçlü ordunun neden 25 senedir “dağdaki eşkiya” ile mücedeleyi halen sonlandıramadığını anlayamıyorum...yüzyıl savaşları gibi savaşan bir ordu daha kaldı mı bu yüz yılda?
Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye demekmiş…neden böyle bir slogana ihtiyaç duydular acaba? Güçsüz ordu olunca, Türkiye de güçsüz mü oluyor? Ordu’nun güçlü olması mıdır Türkiye’yi güçlü veya güçsüz yapacak olan…sorular beynimde resmi geçitteler…askerler, tanklar tüfekler yerine soru işaretleri hazır ol vaziyetindeler.
Ordu’muzun gücünü izliyoruz…bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları yapılıyor. Her seneki kutlamalardan daha farklı… katılan asker sayısı, tank, top, tüfek, askeri uçaklar, paraşütçülerin sayısı ikiye katlanmış olarak hazırlanan bir 30 Ağustos Zafer Bayramı törenleri…
Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atarken topuna tüfeğine mi güvendi, yoksa yüreğine mi, beynine mi? Özgürlük ve bağımsızlık sevdası mıydı? Attığı her adımda halkı mıydı güvendiği? Güçlü Türkiye için önce güçlü demokrasiye inancı mıydı?
Devletin asıl sahibi halk mıdır? Ordu mu? Hangisi daha güçlü olursa Türkiye daha güçlü olur?
Topumuzla, tüfeğimizle mi böbürlenelim…yarın sanki savaş var gibi…yoksa güçlü demokrasi, hukukun üstünlüğü, güçlü insan hakları uygulamalarımız ile mi böbürlenelim ? Hangisi Türkiye’yi daha güçlü yapar?
Gövde ve güç gösterisi yapmanın bu memlekete maliyeti milyarlarca dolar iken, savunma sanayiine akan paralar yüzünden iki yakamız bir araya gelmezken, Ordu’muz bir yandan habire güçlenirken, bu mudur Türkiye’nin gücü? Halk işsizlikten inim inim inlerken, hangi güçlü Türkiye?
Bu halkın parası, top tüfek yerine, halkın sorunlarına çözümler bulmak, eğitim, sağlık, sosyal harcamalar için kullanılsaydı Türkiye şimdiye kadar çoktan güçlü olmaz mıydı?
Güçlü Türkiye için, top tüfek mi lazım, yoksa demokrasi, hukuk, insan hakları mı daha elzem?
Topla tüfekle sağlayabilir misiniz barışı? Uçaklarla, paraşütlerle kurabilir misiniz “insanca” yaşam düzenini?
Ordu da kendine öz eleştiri yapsın, mentalitesine yeniden dönüp baksın demek ordu düşmanlığı mıdır ki bu kadar güç gösterisine ihtiyaç duyuluyor?
Topla tüfekle değil, halka güvenerek “itibar ve güven” sahibi olmak daha erdemli değil midir?
Resmi törenlerde ordunun gücünü izlemek, kendimi baskı altında hissetmeme sebep oluyor…sanıyorum ki yarın sabaha yine darbe var…kolay değil 12 Eylül’ün izlerini silmek, asit kuyularının kokusunu, katliamların kanlarını yok etmek…öyle bir çırpıda olmuyor…kurtulamıyorsunuz bir türlü kabustan.
Her allahın günü parmak oluyor, gözünüze gözünüze giriyor…hizaya duruyorsunuz. Resmi törenlerde duble güç gösterisi ile balansa devam…
Duble resmi geçit, duble güç gösterisi…duble ordu demek değildir.
Ordu’nun güç gösterisine mi yoksa itibara mı ihtiyacı var?
Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye midir? Gücün önceliği hangisindedir?
Sorular resmi geçitte…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder