O’nu "Lady D'Arbanville”, “Morning has broken”, “Wild World”, “Father and Son” şarkıları ile sevdik. O’nun, akustik gitarının eşliğindeki kadife sesine hayran olduk…hatta aşık olduk.
Taze gençliğini, 1970 li yılların başında yaşamış olup da, Cat Stevens dinlemeyen, etkilenmeyen, hayalden hayale sürüklenmeyen var mıdır? Bir kadına söylenebilecek en güzel, en hisli şarkıyı, "Lady D'Arbanville” i dinlerken, o gizemli kadın yerinde olmayı kimbilir kaç genç kız düşlemiştir.
Ya da tüm gece uyumayıp, sabah karşı “Morning has broken” ile kim bilir kaç kez güneşin doğuşuna şahit olmuşuzdur, o güneş o gün bam başka doğmuştur. Şarkının, İsa’nın doğduğu sabahı anlattığını çok sonraları öğrenmiştim ama din engel değildi ki o gitar ve piyano eşliğindeki doyumsuz tadı almaya, o nağmelerle günü güzel yapmaya. Cat Stevens, o şarkıyı okurken daha sonra Müslüman olacağını hiç aklına getirmiş miydi?
Din, engel miydi bir şarkıyı söylemek? Veya dinlemek, duygulanmak için?
Cat Stevens,1977‘de Müslümanlığı seçtiğinde dünyada kendini “laik” olarak nitelendiren bir kesim ayağa kalktı, ismini Yusuf İslam yaptı, ‘kendini dine ve dini eğitime adadı, artık ilahiler okuyor ‘ diye, neredeyse Usama Bin Ladin gibi görülmeye, terörist muamelesi görmeye başladı. Amerika’ya girişi bile yasaklandı. Öylesine bir baskı kuruldu ki; 11 Eylül olayından sonra tekrar Cat Stevens ismini kullanmak zorunda kaldı.
Benim için ise, hiç farketmedi…Ha Cat Stevens, Ha Yusuf İslam! O benim için hep “Lady D'Arbanville” di, “Morning has broken” dı. Halen de öyle, halen aynı sevgi ve tutkuyla dinliyorum. Sanatçı olabilmek de bu değil midir?... 40 yıl sonra bile aynı tadı, aynı doyumu verir…O’nu dinler dinler yine de doyamazsınız. Tıpkı ilk gençlikteki gibi.
Can Dündar, Cat Stevens ile Müslüman olduktan sonra Londra’da yaptığı bir söyleşisinde ona hiç eski plaklarını, şarkılarını ya da gitarını özleyip özlemediğini sormuş; Cat Stevens is "Hayır" dememiş, "Pek özlemiyorum" demiş. Zaten Müslüman olduktan sonra ilahilerle uğraştı ancak gitarı yeniden eline alması için aradan baya uzunca bir zaman geçmesi gerekti. Ancak gerçek hayranları, Yusuf İslam olunca da onun eski şarkılarını dinlemeyi sürdürdü…her ne kadar Yusuf İslam, zaman zaman Cat Stevens hayranlarına garipseyerek baksa bile.
İnsanın kendini bulması, kendine saygı duyabilmesi için bazı arayışlarda bulunduğu dönemleri vardır, bir tutkunun bir izin peşinden sorgusuz sualsiz gidersiniz. Bunca duygu yüklü şarkıları yapabilmek ve dünyada müziğin artık dev bir endüstriye dönüştüğü bir dönemde, bu dünyadan kaçmak, dişlilerin arasından çıkmak, kurtulmak için, Cat Stevens da ilahi bir tutkunun peşinden gitti ve ona tutundu…ben buna saygı duyuyorum. Ama müzik adamının müzikten kopması elbette düşünülemezdi. Ünlü bir pop yıldızıyken 27 yaşında bunalıma girip. Kur'an'la tanışmasını ve "Bana huzur veren tek şey" dediği İslamiyet'i seçerek farklı bir hayata kapılarını açmasını hiç bir zaman yadırgamadım. Hatta şu sözlerini çok doğru bulduğumu da ifade etmek istiyorum… “ Kur’an’ı okumadan önce Müslümanları tanımış olsaydım, Müslüman olmazdım” !
İşte şimdi yeniden Cat Stevens…benim için ön sıfatsız bir Cat Stevens. Uzunca bir süreden sonra İngiltere’de yeniden sahnelere çıkacak, yeniden turne yapacak ve yeniden Wild World, Father and Son, Lady D'Arbanville gibi efsanevi şarkılarını seslendirecek. Cat Stevens, gitarını eline alacak ve yeniden o doyumsuz şarkılarını hayranlarına okuyacak, Moonshadow (Ay Gölgesi) adlı müzikalde de rol alacak. Cat Stevens, en son 1976 yılında turneye çıkmış. 15 Kasım'da başlayacak yeni turnede Dublin, Birmingham, Liverpool ve Londra'da konserler verecek.
Din, müziğe engel değil ki…keşke Türkiye’ye de gelse. Barışın ve de müziğin dili, dini, ırkı olur mu?... Evrenseldir.
Cat Stevens da, Yusuf İslam da evrenseldir. Şarkılarıdır onu evrensel yapan!
İşte 33 yıldan sonra yeniden sahnelerde!
Can Dündar'ın, Yusuf İslam'la söyleşisi - 2004
Cat Stevens'in hayatı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder