Anayasa değişikliği eğer ki referanduma kadar gidebilirse, değişikliğe “Evet” ya da “Hayır” diyecek olanlar açıkça şunun tercihini yapacaklardır;
“Evet”, ben sivil olmayan, bireyin demokratik hak ve özgürlüklerini, hukukun üstünlüğünü “öylesine” var sayan, dayatmacı, darbe ürünü bir anayasa ile yönetilmek istemiyorum, ben birey olarak devleti kontrol edebilmek istiyorum, Türkiye’ye sivil bir anayasaya yakışır, sivil bir anayasayı da ancak siviller yapabilir…
Ya da;
“Hayır”, ben halen 30 yıl önceki baskıcı, bireyin hak ve özgürlüklerini kısıtlayan, ideolojiler çerçevesinde şekillenmiş darbe anayasası ile yönetilmek istiyorum, Türkiye’nin değişmesini istemiyorum, darbeleri seviyorum, darbe anayasasını da halen savunuyorum.
Tarihi günler yaşamaktayız; Türkiye’de demokrasinin hangi boyuta yerleşeceğinin ve bundan sonra ne şekil alacağının sıkıntıları ve sancıları içerisindeyiz. Türkiye, siyaset sahnesindeki yüksek gerilimin içinde doğru yolunu bulma çabasında. Anayasa değişikliği çalışmalarını, uzlaşma çabalarını izliyoruz, ancak siyasetçilere o kadar güvenimizi yitirmişiz ki atılan her yeni adımda mutlaka acabalar arıyoruz, şüpheleniyoruz. Ama dünya değişiyor, birey olarak birbirimize güvenme ihtiyacımız artıyor, çünkü devletin tepesindeki çıkar çatışmaları bizi birbirimizden koparıyor, ayrıştırıyor. Hiç birimiz rahat değiliz, verimsiz siyasetin ve çıkarcı siyasetçilerin yıllarca biriktirdikleri sorunlar yine dönüp dolaşıp problemler olarak bizlere yansıyor.
Türkiye’de yıllardan beri ilk kez siviller, darbe anayasasını değiştirmeye çalışıyor; demokrasisi gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, devletin bizlerle değil, bizim devletle yapacağımız sözleşmenin yüksek demokrasi ve hukuk standartlarına oturtulması için ilk defa siviller uğraş veriyor. Bu yüzden tedirgin olanlarımız var, konumunun, rahatınının bozulacağı endişesini taşıyanlar var. Ancak; Türkiye, sivillerin de anayasa yapabileceğini ispatlaması gerekiyor, sonuç ilk kez bu kadar yakın.
Hatalar yok mu? Elbette var…Ne kadar başarılı oldukları tartışılabilir, ancak bugüne kadar hangi iktidar sorunların üstüne bu denli gidebildi?
Evet, mevcut iktidara güvenmemek için pek çok sebeplerimiz var, değişken siyasi tavırları ve söylemleri bizi tedirgin ediyor. Yüzde 47’ye rağmen siyasi yetersizlik, cesaretsizlik, nabza göre milliyetçilik, nabza göre dincilik, nabza göre demokratlık, nabza göre şerbetçilik var. Ancak, tam olarak beceremese bile alışkanlıkların değişmesini göze alarak yeni fikirler üretmeye çalışıyor. Ve üstelik tüm bunlar, dünyada şimdiye kadar yaşanan ekonomik krizlerin en büyüğü hüküm sürerken yapılıyor.
Siyasal ortam uygun, küreselleşme süreci uygun, AB’ye katılım süreci de uygun…artık yeni ve sivil bir anayasa için sonuç almanın zamanıdır. İdeolojisi olmayan, bireyin hak ve özgürlüklerini ön plana çıkartacak olan sivil bir anayasaya Türkiye’nin son derece ihtiyacı vardır.
Anayasa’nın, açıklanan maddeleri değişince tüm sorunlar çözülecek mi? Daha değiştirilmesi gereken pek çok madde var elbette…Siyasal Partiler Kanunu’nun değiştirilmesi ve parti içi demokrasinin zorunlu kılınması, Türk Ceza Kanunu’nun düşünceye yasak koyan maddelerinin tamamen kaldırılması, üniversite özerkliğinin sağlanması, dokunulmazlıkların kaldırılması, tüm devlet kuruluşlarının şeffaf ve hesap verebilir hale getirilmesi, seçim kanunun değiştirilmesi, vatandaşlık kriterinin gözden geçirilerek etnisiteye bağlı vatandaşlık tanımlarının kaldırılması ve bunlar gibi daha pek çok konuda yeniden anayasal düzenlemeler şart. Ancak bu kadarıyla bile, demokratikleşme ve çağı yakalama aşamasında çok büyük bir adım atılmış olacaktır.
Anayasa değişikliği; sadece ülkenin hukuki yapısının düzenlenmesi için değil, siyasi ve idari yeniden yapılanma sürecinde önemli bir kilometre taşıdır.
Anayasa değişikliği ve hatta yepyeni bir sivil anayasa, iktidarların, “siyasetime icraat dışı engeller var” bahanesinin önüne geçilebilmek için de elzemdir…
Birbirimize güvenebilmek için de…
Eğer ki anayasa değişikliği referanduma kadar gidebilirse ben “Evet” diyeceğim…çünkü ülkemde huzur içinde, saygın bir birey olarak yaşamak ve çocuklarıma, torunlarıma yaşanabilir, güvenilir bir Türkiye bırakmak istiyorum.
Bu çağda, darbe anayasası ile yönetilmek istemiyorum!
1 yorum:
Yeni bir anayasa yapılmıyor, sadece bir takım düzenlemeler yapılıyor. 12 Eylül'ün ruhu anayasanın üzerinde duruyor.
Bundan önce de 17 kere bu anayasanın üzerinde düzenlemeler yapıldı ve 90 küsür madde değişti.
Yani ilk defa siviller bir düzenleme yapmıyor. Bundan önce de iktidarda ki, partiler kendi çıkarları doğrultusunda anayasa da düzenlemeler yaptılar.
Şimdi de aynısı yapılıyor.
Sizin dediğiniz gibi yeni bir anayasayı siviller yapmalı ama gerçek siviller. Birilerinin etkisinde kalıp ve kendi çıkarlarını gözetip yapılan anayasaları siviller de yapsa gerçek bir sivil anayasa olmayacaktır.
Referanduma giderse eğer bu düzenleme, evet veya hayır diyecek olanlar neye evet neye hayır diyeceklerini bilecekler mi?
Mesela Evet denirse 45 yaşını doldurmuş, üniveriste okumuş olan her hangi biri anayasa mahkemesine üye olarak Cumhurbaşkanı tarafından atanacak.
Hukuk ile alakası olmayan biri sırf 45 yaşını geçmiş ve üniversite okumuş diye anayasa mahkemesinde üye olacak. Peki bu kişi hukuk adına nasıl karar verecek.
Seçim barajı ve dokunulmazlık gibi maddeler olduğu gibi kalacak ve sadece HSYK, Anayasa Mahkemesi gibi bazı maddeler de düzenleme yapmak (işimize geldiği gibi tabi) 12 Eylül anayasasını değiştirmek olmuyor.
Saygılar. Işık
Yorum Gönder