AB, Türkiye ile evlenmeli mi yoksa sevgili gibi mi yaşamalı?
Alman Şansölyesi Angela Merkel’in Türkiye ziyareti, AB ile “imtiyazlı ortaklık” konusunu yeniden gündeme getirdi. Türkiye’nin imtiyazlı bir sevgili olmaya niyeti yok…Başbakan’ın AB ile ilişkilerde “Türkiye’yi şamar oğlanı yaptırmam” deyişi de temelde Şansölye Merkel’in bu imtiyazlı sevgililik tezine karşı bir duruştu…
Peki bizzat Angela Merkel tarafından önerilen bu imtiyazlı ortaklık nedir? İşte bu sorunun yanıtı ya da imtiyazlı ortaklığın içeriğinin neler olacağı konusunda Merkel’in bile net bir görüşü yok… sadece “ucu açık bir üyelik süreci” yürütülsün diyor, ama sonuçta tam üye olunacak mı, bir garantisi yok. Öyle ya, imzalanan anlaşmalara göre gelecekte ya tam üye olunur, ya da olunmaz.
Biz, AB’ye tam üye olacağız diye canla başla çalışırken, iyi niyetli, yapıcı siyasi ve ekonomik reformlar sergilerken, böyle imtiyazlı ortaklık önerisi getirilince bu duruma haklı olarak bozuluyoruz. Avrupa’nın mali lideri Almanya ile siyasi lideri Fransa’nın , üyelik öncesi anlaşmalara imza atmış Türkiye’ye “ahde vefasızlık” yapmış olmalarına ve yan çizmelerine de anlam veremiyoruz.
Yıllardır sürüncemede giden Türkiye-AB ilişkilerinde Almanya veya Fransa artık “mış” gibi yapmaktan sıkılmış ve bir müddet için “imtiyazlı ortaklık” oyalamasını tercih etmiş gibi görünüyorlar. Yani Türkiye, AB üyesiymiş gibi olacak ama AB’nin kurumlarına resmen temsilci sokamayacak ve de karar mekanizmalarında etkisi olamayacak. Ya ne olacak? Türkiye’den beklenen nedir? Ekonomik çıkarlar için birlikte hareket edilecek, Türkiye AB’nin politik ve siyasi çıkarları doğrultusunda doğu ile aradaki dengeleri oluşturacak, buna karşılık AB Türkiye’nin ekonomik ve soyal gelişmesine katkı ağlayacak…
Son ekonomik krizde Almanya’nın ve diğer AB üyesi ülkelerin ne denli bocaladıkları bu kadar aşikarken, “imtiyazlı ortaklık” önerisinin hukuki, siyasi, ekonomik altyapısını hazırlamaları oldukça sancılı ve zor görünüyor. Ama diğer yandan her geçen gün, dünyadaki etkisini artıran Türkiye’den vaz geçmekte işlerine gelmiyor. Tam üye yapıp başlarına bela etmektense , sevgili olacakmış gibi davranmayı tercih ediyorlar.
Aslında finansal kriz sürecinde; ak koyun kara koyun belli oldu…Merkel’in ani Türkiye ziyareti, bunun farkındalığından kaynaklanıyor olsa gerek…yoksa İran’ın nükleer gücüne karşı Türkiye’den yaptırım uygulaması talebi biraz hafif bir ziyaret nedeni kalıyor, keza aynı şekilde Başbakan’ın Almanya’da Türk liseleri açılsın söyleminin de bu ziyaretin ana konuları olmadığı açık.
Akıllara Yunanistan’dan sonra yerine konulabilecek başka bir alternatif mi aranıyor sorusunu da getirmiyor değil! Zira Almanya’nın en büyük iki silah ithalatçısından biri biziz, diğeri de Yunanistan. Ayrıca Türkiye, son yıllarda yabancı yatırımcılar için oldukça cazip hale geldi. Kendinden emin bir dış siyaset yürütüyor. Demokratikleşme süreci biraz sancılı gidiyor olsa da bir takım çalışmalar var. Bunlar yabana atılacak gelişmeler değil. Belki de Almanya ve diğer AB üyeleri, artık Türkiye’ye karşı ketum ve kibirli tavırlarından vaz geçiyor ama bunu da birden bire övgü ile dile getirmek istemiyorlardır. Müzakereler yavaşladıkça, yeniden “imtiyazlı ortaklık” ana gündemi altında gerçekleşen bir ziyaretin kokusu yayılıyor.
Bu değerlendirmeler bağlamında; Merkel’in bize verdiği mesajlar kadar tabii ki Türkiye’nin vereceği mesajlar da önem kazanıyor…
Ortadoğu ve Kafkaslar ile Avrupa arasındaki enerji köprüsü oluşumuzdan tutun da ihracatımızı artırıp, dış ticaret açığımızı kapatmaya kadar pek çok ekonomik uygulama ve işlemler için Avrupa’ya imtiyazlı ortaklık şartı olarak verilebilecek mesajlar var…
Yunanistan 300 milyar Euro borç batağında, keza İspanya, Portekiz’in de durumu iç açıcı görünmüyor. Almanya’nın 2010 bütçesi 80 milyar Euro borç üzerine planlandı, Fransa ile ticaret savaşı son hızla sürüyor…Zamanında Türkiye’ye burun kıvırdıkları için belki de pişmandırlar.
İmtiyazlı sevgili olmak bizim işimize gelmez, zira karşılarında artık boynu bükük bir Türkiye yok!
Bu nedenle şu mesaj üzerinde özellikle durulması gerektiği kanısındayım; Türkiye AB’ye tam üyelik için hızla hazırlanıyor ama bakalım AB aynı derecede hazır mı? AB genişlemenin üstesinden gelebilecek mi? Son görüntüleri pek iç açıcı değil de…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder