Dünya, tüm kadınlar için güvenilir ve yaşanabilir bir yer olmadıkça, ne dünya kadınlar gününün anlamı var ne de medeniyetin! Kadınların ve çocukların kolayca feda edildiği bir ülkede konuyu bir merhamet ve şefkat meselesine indirgemekten başka bir şey değildir, dünya kadınlar gününü kutlamak!
Feda edilenlerden yalnızca biri Medine… Binlerce Medine var, Berivan var, Ceylan var…
Genç kız Medine Memi, erkeklerle konuşuyor diye diri diri, derme çatma evlerinin bahçesindeki bir kümesin altına gömüldü, üstüne de beton kapattılar ve bu olay 2010’ların modern Türkiyesi’nde meydana geldi! O’nu diri diri gömenler de iki ay boyunca günlük yaşamlarını hiçbir şey olmamış gibi sürdürdüler. Medine Memi toprak altında diri diri can verirken, onlar yediler, içtiler, uyudular. Soranlara da “kaçtı” dediler.
Medine Memi, ebeveynlerinden sürekli dayak yiyormuş, devletin polisine dahi gitmiş, şikayet etmiş…hiç kimse oralı olmamış! Sonuç; Medine Memi, bu ülkenin kadını koruduğu iddia edilen kanunlarına rağmen, bir leş parçası gibi diri diri toprağa gömüldü. Elalemin namusundan bize ne diyen bir otorite ve töre cinayetlerinin tüm sınırları zorlayan bir örneğidir bu.
Biz buyuz…kadınlarımızın, çocuklarımızın durumu da budur, bu kadar kolay feda edilebilirler, bu kadar hunharca her an öldürülebilir, şiddet görebilir, “cebinden yarım limon çıktı, sırtın terli, elinde taş izi var” diye yıllarca hapis cezasına çarptırılabilirler.
Halen kız çocuklarının anne sütü almasına değer görülmez, okula gönderilmez, erken yaşta ya da zorla evlendirilir, kaçırılır, tecavüz uğrar, hamile kadınlar kocaları tarafından dövülür, karanlıkta aç hapsedilir, genç kızlar ensest girdabında boğulur, ya da öldürüp parçaladıktan sonra şehir çöplüklerine atılırlar. Tüm bunlar, modern Türkiye’nin kadına şiddet gündeminin başlıklarından!
Türkiye’de her 3 kadından biri fiziksel şiddet görüyor. Duygusal şiddete maruz kalanların sayısı ise belirlenemiyor. Türkiye, kadına yönelik ayrımcılık ve şiddet açısından dünyada ilk sıralarda yer almaya devam ediyor. Üstelik Türkiye, kadın hakları konusunda bilimum sözleşmeleri en baş sırada imazalayan bir ülke. Ama ne var ki bizim kadına bakış zihniyetimiz bozuk, asıl değişmesi gereken de budur.
Türkiye’de zihniyet, “kadınların yaşamdaki esas işlevi çocuk doğurmak ve onlara bakmak, kocasının isteklerini yerine getirmek, aynı zamanda yaşlı ana babanın bakımından da sorumlu olmaktır” diyor. 21. yüzyıl Türkiyesi’nde kadına biçilen rol model, en yetkili ağızlardan bile böyle ifade edilmiyor mu? Kadının bireysel özgürlüğünü elinden alan, kadına sadece doğurganlık ve bakıcılık işlevi yükleyen, kadının yaşamını kocası ve aile büyükleri tarafından sorgusuz sualsiz ipotek altına alarak maruz kaldığı veya kalacağı baskıyı ve şiddeti pekiştiren, meşru kılan bu zihniyetin değişmesi gerekmiyor mu?
Bilinçaltına yerleşmiş olan “kadın her tür şiddeti hak eder” zihniyeti, daha pek çok Medine üretir.
Dünya Kadınlar Günü kutlamaları yapana kadar daha ne çok yol almamız lazım, değil mi?
1 yorum:
kutlama değilse bile dünya kadınlar gününü bilmek, anlamak ve hatırlatmak adına önemli bence 8 martlar... yoksa nasıl önleyeceğiz ki medineleri, binnurları.. belki de zaten önleyemiyoruz diyeceksin ama mesela 10 sene önce haberimiz bile olmuyordu kadınların katledildiğinden...
Yorum Gönder