Ne zaman yaşadım bunca yılı dersin, ne zaman tükettim?... arkamıza dönüp baktığımızda, kenarlarda tortular, öbek öbek birikmişler, bazıları saçılmış oraya buraya. Ortada uzayıp giden ince bir yol, ucunu göremezsin, başı belli, sonunu bilemezsin.
Bir şarkı gelir aklına, “hayat sen ne çabuk harcadın beni”…hayat mı bizi harcadı, yoksa biz mi hayatı harcadık, sıkışır kalırsın ölümle doğum arasındaki o ince çizginin bir yerine, hayatı kendine, kendini hayata şikayet eder durursun…ne suçu var hayatın sen bol keseden harcarken sana sunduklarını.
Zamanında sen değil miydin, har vurup harman savuran duygularını, düşüncelerini, işini gücünü hatta sevdiklerini, sevmelerini, hayatına giren çıkanlarını…sen değil miydin “bu yıl da geçti, seneye hayırlısı” diyen, bak kaç sene geçti böyle diye diye ömürden. Bak hadi bir daha bak arkana, gör hoyratça saçtıklarını, bir daha asla senin olamayacaklarını…yaaa, kim neyi harcamış anladın mı şimdi?
Tabii öper başına koyarsın her gününü şimdi, lakin iş işten geçti, hayatın hesabını iyi yapamadın, yanıldıkların, bildiklerine yetmiyor işte!
Epeyi bir zaman önceydi, Falez’lerin üzerinde ben yaşlarda bir kadın, sürekli denize bakıyor, dudaklarını kıpırdatıp duruyor, yüz mimikleri ile dudakları birbirine eşlik ediyordu...çok dikkatli bakıp rahatsız etmek istemedim, ama merak edilmeyecek gibi de değildi, tuhaftı. Yürüdüm geçtim yanından, bir yandan da denize bakındım, gayri ihtiyari, bir şey mi görüyor diye. Az ileriden döndüm, yine o kadının yanından geçiyorum…bu sefer göz göze geldik ve bir anda dudak kıpırdaması sese dönüştü, “konuş, konuş iyi geliyor”…deli mi ne diye düşündüm, yok değilim dedi!...şimdi zaman zaman ben de gidiyorum ve bakıyorum denize, konuşuyorum ama dudaklarımı kıpırdatmadan…iyi geliyor gerçekten…ben de deli miyim neyim.
Yap yap hataları, kal taşların altında, yapış yerlere, debelenip dur şimdi, sonra da git meramını denize anlat… yıllarca hesabını yapmadan tüket yılları, sonra denizden al hırsını, denize konuş, ne anlayacaksa!
Yaş kemale ermişmiş, her günümü öpüp başıma koyuyormuşum, el yordamı ile hayatı tanıyıp, başkalarına da bu yordamı tavsiye ediyormuşum, daha neler neler…geçiniz bunları geçinizzzz.
Üç kuruşluk mala mülke gözümüzün içi gibi baktık- hoş ona da bakamadım ya- ama su gibi akıp giden hayatımıza arkamızı döndük, yüzümüzü çevirdik, işte şimdi ya denize konuşur olduk, ya da facebooklarda mutluluk arar olduk!
Su gibi akıp gitti hayat, ömür dediğin nedir ki anlayamadık!
Zırvaladıysam affola…
1 yorum:
"Su gibi akıp gitti hayat, ömür dediğin nedir ki anlayamadık!"
Yine de yapacak çok şey var. Selamlar.
Yorum Gönder