10 May 2009

İmza her şey mi? Anne olmak istiyorum ama evlenmek istemiyorum!


Şimdilerde genç kadınlar özgür olacağız diye bazen dengelerini yitiriyorlar mı ne?

Öyle bir konu geldi ki önüme, özgürlüklere saygılı birisi olarak ikilemde kaldım, karar veremedim.

Sevdiğim, genç bir arkadaşımla sohbet ediyoruz; Anneler günü ve hediye çılgınlığı, yılda bir kere anneye övgüler dizmek anlamlı mı anlamsız mı derken konu bambaşka bir noktaya geldi.

Bana bir soru yöneltti...''Çocuğum olsun çok istiyorum ama evlenmek istemiyorum. Evlenmeden çocuk sahibi nasıl olurum diye düşünüyorum, sence bu durum nasıl karşılanır?”.

Aile yapısını, çevresini ve epeydir süren özel ilişkisini bildiğim için fikrimi almak istiyor…bu konuda baya ciddi.

Anne olmak bir kadın için dünyanın en güzel duygusu, ama tek başına, olanaklar ne kadar yeterli olursa olsun babasız bir çocuk büyütmek veya babası yakınında olsa bile “imzasız” bir çocuk dünyaya getirmek!…Bir an ne yanıt vereceğimi şaşırdım. Sanki ben aynı durumda olsaydım istemezdim gibi geldi…yani evlenmeden çocuk sahibi olmak. Bir taraftan da düşündüm, evlenip çocuk sahibi olup aynı evde yaşanan ruhsuzlukları ve çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini.

“İmza her şey mi?” dedi…

“Sen magazinden etkileniyorsun galiba” dedim…

Magazin dünyasında evlilik dışı çocuk yapmak moda. “Tabuları yıkıyoruz, zincirleri kırıyoruz. Evlenmeden de anne-baba olmak istiyoruz” diyen bazı ünlülerin bu yaklaşımları bir zamanlar yine tartışmalara yol açmıştı.

Oryantal Asena, evlilik dışı çocuk yapabileceğini belirterek şimşekleri üstüne çekmişti. İbrahim Tatlıses-Perihan Savaş, Kaya Çilingiroğlu – Feraye Tanyolaç, Erol Simavi-Gönül Yazar, Ferdi Tayfur-Necla Nazır, Mustafa Denizli-Çiğdem Kayalı, evlilik dışı çocuk yapan ünlülerden aklıma gelenler.

Toplumun büyük kesimi ve bazı politikacılar evlenmeden çocuk yapan ünlülere tepkili. Hatta Türk aile yapısını bozdukları gerekçesi ile Anayasa’ya aykırı olduğunu ve cezalandırılması gerektiğini söyleyen miletvekilleri bile oldu. Şöhretler ise, ‘Biz tabuları yıkıyoruz’ diyorlar.

Psikologlar da boşanmak isteyen anne-babaya “Çocuğunuzun psikolojisini düşünün” diye uyarıda bulunuyor.

Evlilik dışı çocuk sahibi olan ünlüler , “İnsanlar büyük mutluluklarla, havai fişeklerle evleniyorlar ama çocukları bir yaşına gelmeden boşanıyorlar. Özgür seçimler uygulanabilmeli, kimseye söz düşmez” diyerek kendilerini savunuyorlar.

Bir de evlilik dışı çocuk sahibi olan binlerce imam nikahlı çift var. Bu çiftler de çocuk yapıyorlar ve evlilik dışı çocuk olayına sessiz sedasız katlanıyorlar.

Aynı zamanda evlilik dışı çocuk yaptığı için namus cinayetine kurban giden kızlarımızın olduğu bir toplumuz.

Peki, evlilik dışı dünyaya gelen bir çocuğun ileride psikolojisi ne olacak?

Modern şehir yaşamında “aile” önemini yitiriyor mu artık ? Hani hep öğretirler ya…“Aile en küçük sosyolojik birimdir. Toplumlaşmak, sosyalleşmek, her şey aile ile başlar. Aile müessesesinin korunması gerekir”.

Bu durumda “aile” nasıl korunacak? Çocuk toplumsal baskıdan kendisini nasıl koruyacak? Evlilik dışı anne-baba çocuğunu ne kadar sahiplenebilecek?...pek çok soru peş peşe geliyor.

Evlilik dışı dünyaya gelmiş olup da ana babası tarafından uzun süre sahiplenilebilen çocukların sayısı sanırım çok değildir.

Bir de işin hukuki boyutu var…hukukçularımız daha iyi bilirler ama evlilik dışı doğan çocuk annenin soyadını taşıyabiliyor, babanın soyadını alamıyor. Bu konuda tam emin değilim.

Ne olursa olsun, her bir durumda olan çocuğa oluyor.

Bence; nasıl ki evli çiftlerin sırf çocukları için uygun olmayan bir evliliği yürütmeye çalışmaları çocuklar için zararlı ise, evlenmeden çocuk sahibi olmak da çocuk için o kadar zararlı.

Günümüz kadınları biraz fazla mı özgür düşünüyorlar yoksa erkeğe mi güvenleri kalmadı?

Sonuçta; çocuklarımızın sevgi dolu bir yuvada anne ve babalarını bilerek, hissederek yetişmeleri gerekiyor.

Yine de kararsız kaldım…İmza her şey mi?

Bu vesile ile tüm annelerin Anneler Günü kutlu olsun. Benim için Anneler Günü, yirmi yıldır kutlanmayan bir gün…zira anacığımı bir Anneler Günü’nde yitirmiştim!

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Sevgili Beran hanım,
yazılarınızı ilgiyle okuyorum, elinize beyninize sağlık...
Bu konu, yani evlilik dışı çocuk sahibi olma konusu gerçekten çok hassas bir konu, karar vermek gerçekten çok zor size katılıyorum. Anladığım kadarıyla evlilik dışı çocuk sahibi olmaya ilkesel olarak karşı değilsiniz sadece çocuk psikolojisi bakımından önemli sizin için bu...
Toplumumuzun geleneksel değer yargılarıyla kuşatılmış bir ortamda böyle doğup büyüyen bir çocuğun çok sağlıklı olmayabileceğini düşünüyorsunuz, bunda haksız sayılmazsınız. Ancak toplumsal değer yargılarının tarihsel olarak değişebilmesinin de başka yolu yok sanırım. Üzerine gideceksiniz ve tam tersini meşrulaştıracaksınız. Bu yönde anne olmaya karar vermiş bir kadının sahiplenilmesi bence çok önemlidir. Arkadaşınızı cesaretlendirmenizi beklerdim. Evlilik dışı doğan bir çocuğun hangi soyadı taşıyacağı hiç önemli değil, yanı sıra aynı çatı altında yaşamasalar da bir babası olacak mutlaka.
Evlilik kurumu ataerkil bir toplumda erkekten daha çok kadının esaret altına alınması demektir, bu kurumu reddeden her kadın gerçekten güçlü, saygıya layık ve desteklenmesi gereken bir kadındır. Günümüzde bunun uygulanırlığı sorununa gelince, evlilik kurumuna geleneksel yaklaşmayan kadınlar olduğu kadar eminim erkekler de vardır, ama gerçekten samimi erkekler. İşte böyle bir eş bulduğunda arkadaşınız neden çocuk sahibi olmasın ! Böyle bir ilişkiden doğan çocuk ta tüm diğer olumsuzluklara karşın eminim çok daha sağlıklı büyüyecektir. Saygılarımla.

Beran Uzer dedi ki...

Sevgili Ali Bey, Yazılarımı okuyarak yorumlama nezaketiniz için teşekkür ediyorum. İnanın o kadar anlamlı ve aydın bir yorum yapmışsınız ki üstüne eklenecek fazlaca bir söz kalmamış...keşke toplumumuzda herkes sizin gibi düşünebilse, insanlar arasındaki saygı,sevgi ve iletişim ne kadar farklı olurdu...ama emin olun arkadaşımı cesaretlendirdim:))yazdığım gibi sadece çocuk açından endişelerim var...herşeye rağmen "aile" olabilmek güzel...tekrar teşekkür ediyorum...sevgiler