Haiti’nin kara derili, parlak gözlü çocukları ağlıyor! Eskiden çöplerin arasında geziniyorlardı, şimdi cesetlerin!
Bir gemi seyahatinde tanıdım Haiti’yi…adanın Labadee denilen bölgesine bir günlüğüne uğrayan gemiden inişimizde bizi karşılayan Haitili kadın ve erkek dansçıların gösterisi, limanın yakınlarında turistler için kurulmuş çok güzel yağlı boya resimler ve boncuk işlerinin satıldığı Haiti el sanatları pazarı, turkuaz rengi harika bir deniz ve yer yer kumsal, çoğu kayalık sahilleri vardı.
Ada’nın genel görüntüsü dağlık. “Haiti” yerli dilinde “dağlık ülke” anlamına geliyor. Eskiden sık ormanları, her yanda maun ağaçları varmış ancak öyle çok bir ormanlık alan kalmamış…yıllardan beri ağaçların çoğu, şarbon (charbon) denilen odun kömürü elde etmek için kesilmiş. Ada’nın çeşitli yerlerinde, dağ ve tepelerde tüten dumanların sebebi de buymuş.
Etkileyici bir yer miydi diye sorsanız, turistik açıdan hayır derim, zira turizm buraya hiç uğramamış gibi… aynı doğa ve iklim şartlarına sahip komşusu Dominik Cumhuriyeti, tam bir turizm zengini. Halbuki; Haiti’nin de masmavi kıyıları ve 12 ay süren yaz mevsimi var.
Haiti’ye damgasını vuran daha farklı bir şey; sokak ve caddelerde gezinenen, siyah gergin derili sevimli çocukların, yoğun çöp yığınlarının arasında adeta bir oyun alanı kurduklarını gördüğümde aklıma gelen tek şey “yoksulluk”idi. Yetersiz beslenmeden, şimdi adını hatırlayamadığım bir maddenin eksikliğinden çocukların saçları yer yer turunculaşmış. Kirin, çöpün, pis su birikintilerin arasında oynuyor, sağa sola koşuşturuyorlardı. Çocuk ölüm oranı benzer ülkelerinkilerden kat kat fazla, her 1000 çocuktan 80’i ölüyor. Büyüklerin de onlardan farkı yok aslında, ülkenin yarısı işsiz, günde 2 dolara geçinmek zorundalar ve nüfüsun yüzde 80’i yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bir zamanlar haber olmuştu hatta; hamile kadınlarla çocukların kalsiyum ihtiyacını karşılaması için çamurdan kek yapıyorlarmış!
Haiti, Orta Amerika’da Karayip Denizi’nde, Küba’nın doğusunda, Miami’nin hemen güneyinde bir ada… Kristof Kolomb'un 1492'de yeni dünyanın keşfinden sonra adaya Hispaniola adı verilmiş. Hispaniola Adası, Avrupa'dan gelip "yeni dünyayı fethedenler"in üslerinden biri haline gelmiş…yani sömürge olmuş. Haiti, Fransız İmparatorluğunun 18.yüzyıldaki en zengin sömürgelerinden birisi. Bu dönemde, şekerkamışı ve kahve ekim alanlarında çalıştırılmak üzere 790.000 kadar Afrikalı köle getirildiği tahmin edilmekte.(wikipedia)
Ancak Haiti’nin ilginç bir özelliği var; 1804 yılında, kıtada ABD’den sonra bağımsızlığını ilan eden 2. ülke ve dünyada bağımsızlığını kazanan ilk zenci topluluğu.
Haiti, tüm az gelişmiş ülkelerde görüldüğü üzere hep darbelere sahne olmuş, diktatörlerce yönetilmiş…uzun süreden beride sosyal, ekonomik ve politik bir kriz içindeydi. Dünyanın en yoksul ülkelerinden birisi olan Haiti’de, geçtiğimiz yıl artan gıda fiyatları nedeniyle halk isyan etmiş ve yoğun yağmalama eylemleri ve anarşi yaşanmıştı. Bunun üzerine BM askerleri halkın üzerine ateş açarak 6 kişinin ölümüne 190’ının da yaralanmasına neden olmuştu.
Haiti, 20.yüzyıl boyunca darbeler, katliamlar ve iç savaşlardan kurtulamadı…onca yoksulluğun ve zorlu yaşam şartlarının yanı sıra, şimdi de 7 şiddetindeki depremle yerle bir oldu.
Haiti’de meydana gelen depremde ölü sayısının yüzbinlere ulaştığı belirtiliyor. Yollarda cesetler sahipsiz, enkaz altında kalan binlerce kişiyi kurtarmak için ise olanaklar yetersiz. Gönderilen yardımlar anında yağmalanıyor. Ayrıca depremden en az 2 milyon çocuğun da etkilendiğini bildiriliyor…Çocukların çoğu yaralı ve yetim kalmış.
Yaşadığımız 17 Ağustos depremini düşündükçe, bunca yoksul ve uzak bu ülkenin, depremden ne kadar etkilenmiş olabileceğini ancak hissetmeye çalışıyoruz. Haiti'nin başkenti Port-au-Prince’i vuran 7 büyüklüğündeki depremin yarattığı yıkım ve felaketin ne kadar amansız ve korkunç olduğunu bizler en yakınen bilen ve yaşayanlarız.
Haiti’nin kara derili, parlak gözlü çocukları ağlıyor! Eskiden çöplerin arasında geziniyorlardı, şimdi cesetlerin!
Haiti'de insanlığın yüreğini acıtan görüntüler..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder