Yeni bir dünya tasarlamak elbette mümkün…ama önemli olan “adaletli” ve "yaşanabilir" bir dünya tasarlayabilmek!
İsviçre’nin Davos kasabasında 40’ıncı defa toplanan Dünya Ekonomik Forumu yine ekonomik krize çare arıyor. Bu yıl Davos’ta Türkiye siyasi olarak temsil edilmiyor. Geçtiğimiz yıl, Davos Ekonomik Forum’unda “one minute” çalımı atan Başbakan Erdoğan, sözünü tuttu ve Davos’a gitmedi. Yerine Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz katıldı…gösterilen ilgiden bir hayli memnunmuş, 2 tane koruma bile vermişler, limuzinle karşılanmış!
Davos; İsviçre Alpler’indeki bu küçük dağ kasabası, 1973’ten beri her yıl dünya zenginler klübü üyelerinin buluşma noktası. Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum) denilen bu buluşmalarda, dünyada ekonomik ve siyasi gündeme damgasını vuran konular ele alınıyor, kapitalizmin tanrıları Davos’ta günah çıkarıyor, birbirlerinin nabzını yokluyor, gövde gösterisinde bulunuyorlar. Bir süredir gelişmekte olan ülkeleri de aralarına alıyorlar.
2004 yılından itibaren, Davos’ta küreselleşmenin neden olduğu olumsuzluklar ve çözüm yolları görüşülse de, aslında sürekli krizlere gebe olan ve tıkanan kapitalist sisteme hava delikleri aranıyor.
Davos’ta her yıl sadece slogan üretiliyor…bu defa küresel krizin ardından belirlenen slogan “dünyanın durumunu iyileştirme, yeniden düşünme, yeniden tasarlama, yeniden inşa etme”.
Amaç; “dünyayı yeniden tasarlamak” gibi görünse de aslında “kapitalizm yok oluyor” imajını “kapitalizm kendini yeniliyor” imajı ile değiştirmek arzusu. Çünkü toplum kapitalizmi sorguluyor, sesler yükseliyor, toplumsal muhalefet oluşuyor. Zira; şu anda dünyanın en büyük sorunu işsizlik…ekonomiler büyüse de küçülse de işsizlik tüm dünyanın kronik ve yapısal bir sorunu olmaya devam ediyor.
2009 yılında küresel olarak 27 milyon kişi daha işsiz kalmış. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün raporuna göre geçen yıl küresel işsizlik oranı yüzde 6.6, ancak dünyada 600 milyon kişi ve aileleri günlük 1.25 doların altında bir parayla geçimini sağlıyor. İşsizlik sorununun yanısıra yoksulluk ve açlık tüm dünyaya yayılıyor. Bu da küresel çaplı sosyal krizlerin ve toplumsal cinnetlerin işareti.
Dünyayı yeniden tasarlamak, sadece küresel finans sisteminin içine düştüğü sıkıntılara çözüm arayışları ile mümkün değildir. “Daha az risk daha çok ihtiyat” gibi yeni norm arayışları, denetim ve müdahalelerin artışı sadece kapitalizmin yenilenmesine yarıyor, dünyanın değil!
Dünyanın yeniden tasarlanabilmesi için çok daha etkin çözümlerin üretilmesi şart… tüm dünyada silahlanmaya ayrılan kaynakların, sosyal iyileştirmeler için kullanılması gibi. Veya sandalın fırtınadan en az hasarla kurtulabilmesi için gösterilen çabaların, işsizlik ve yoksulluğu engellemek için gösterilmesi gibi. Ya da kaynakların insani ölçülerde ve rasyonel şekilde dağıtılabilmesi gibi.
Dünya ekonomik krizin pençesinden kurtulmak için çareler ararken, bundan çok daha yıkıcı etkileri olan "ekolojik kriz" kapımızda. Ekolojik kredimizi hızla tüketiyoruz, doğaya olan borcumuz çığ gibi büyüyor. Sadece ekonomi değil gezegendeki tüm canlı yaşamı krizde! Yaşayan her dört memeli türünden birinin nesli tükenmek üzere. Dünya’yı yeniden tasarlarken biyolojik çeşitlilikteki kayıpların finansal kayıptaki kadar büyük önem taşıdığını da görebilmek gerekiyor.
Davos’ta dünyayı yeniden tasarlamayı düşünenler, gezegendeki doğal kaynaklardan tüketimimizin bu hızla gitmesi durumunda, 2030`larda yaşam biçimimizi koruyabilmek için iki dünyaya ihtiyacımız olacağını sanırım biliyorlardır.
Yeni bir dünya tasarlamak elbette mümkün…ama önemli olan “adaletli” ve "yaşanabilir" bir dünya tasarlayabilmek!
Bu yıl da Davos’ta salt slogan üreterek, maalesef dünyamızı yeniden tasarlamak mümkün görünmüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder