17 Oca 2010

2011 seçimlerine doğru, Ak Parti’nin popülaritesi düşüyor mu?

ABD’de yayınlanan Foreign Policy dergisinde, Ian Bremmer tarafından kaleme alınan makalede, Ak Parti iktidarının son dönemlerde yaşadığı gerilimlerden bahisle, askerler, laik kesim, medyanın ve iş dünyasının tehdidi altında bulunduğunu, demokratik açılımın yeterince ciddiyet ve ivme kazanamadığı, DTP’nin kapatılması ile şiddetin sokağa taştığı ve bu durumun milliyetçi kesim tarafından Ak Parti’nin aleyhine kullanıldığı, siyasetteki bu gerilmelerin de Ak Parti’nin oy oranında azalmaya yol açarak yüzde 32’lere kadar düştüğü” görüşleri ifade ediliyor. Aynı zamanda Ak Parti’nin muhafazakar ve dindar kesimlerin de tepkisini çektiği belirtiliyor. Turkey's AKP faces challenges from all sides

AK Parti İl Başkanı Adem Güney ise 2011 yılı seçim çalışmalarını başlattıklarını açıklayarak, "Hedefimiz, adam adama markaj yöntemiyle çalışarak, yüzde 56'lık oranı geçmektir. 2011 yılında yapılacak olan seçimler Türkiye Cumhuriyeti'nin belki de en önemli seçimlerinden birisi olacak. Henüz bir buçuk yıl var ama bu günden diyoruz ki bu seçimler son derece önemli seçimlerdir. AK Parti bu günden itibaren bu seçimlere hazırlanmalıdır” diyor.

2011’de ve büyük bir ihtimal Temmuz ya da Eylül ayında yapılacak olan seçimler, gerçekten de Türk siyasi tarihindeki en önemli seçimlerden biri olacak.

Öyle ki; 2002 yılından beri tek başına iktidarda olan AK Parti’yi güçsüzleştirmek, Recep Tayyip Erdoğan'ı pasifize etmek için, yapılmayan kalmadı. Hani derler ya Ak Parti’nin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi.

2003-2004 Sarıkız ve Ayışığı darbe teşebbüsleri, 2007 ‘de yaşanan 367 darbesi ve Çankaya savaşları, bizzat dönemin Genel Kurmay Başkanı Büyükanıt tarafından yazılan 27 Nisan Muhtırası, Cumhuriyet Mitingleri, 2008 de Türk demokrasi tarihine kocaman kara bir leke olarak geçen ve yüksek bir oy oranı ile tek başına iktidara gelmiş bir partiyi kapatma girişimi, irtica ile mücadele eylem planı adı altında Ak Parti ile mücadele eylem planı, Kafes planları ve tüm bunların çevresindeki bir Ergenekon zihniyeti ve örgütlenmesi… 8 yıldır uğraşıyorlar, devletin kurumları bir birine giriyor ama Ak Parti halen iktidarda. Bilakis ordu ve yargıdaki yıpranma, CHP deki çöküntü çok daha fazla. Medya ise tamamen ikiye ayrılmış durumda, ancak medyanın şu andaki görüntüsüyle yüzde 60’ı AK parti’yi destekler konumda.

AK partinin popülarite kaybındaki en kuvvetli etmen ekonomik krize karşı duyarsızlığı ve demokratik açılımdaki ciddiyetine güven duyulmamasıdır. Ayrıca parti içindeki milli görüşçü dindarların yavaş yavaş Saadet Parti’sine yönelmeleridir.

Son zamanlarda AK Parti üzerinde farklı bir senaryo uygulanmaya başlandı; “sivil faşizm” kavramı öne sürülerek, Ak Parti’nin “tek adam iktidarı”na doğru yol aldığı ve “kurumlar arasındaki çatışma” meselesinden bahsediliyor. “Ordu ile emniyet ve yargı arasında çatışma var” deniliyor ve erken seçim çığırtkanlığı yapılarak, CHP ile MHP nin oluşturacağı bir koalisyondan, bir Milliyetçi Cephe’den söz ediliyor. Ak Parti’nin elbette eleştirilecek yönleri var, vizyonsuzluğu, cesaretsizliği v.s var ancak bir Milliyetçi Cephe’nin, bir koalisyon hükümetinin Türkiye’yi 20 yıl geri götüreceği, AB ile tam üyelik müzakerelerine sekte vuracağı, kendini ve demokrasisini yeni yeni sorgulamaya başlayan, darbelere hayır demeyi yeni öğrenen bir Türkiye’ye çok büyük bir zararı vereceği aşikardır. Türkiye, hem bölgede hem de dünyada önem ve etkisini artırıyor. Bu aşamada bir erken seçime gidilirse ve eğer ki seçimden koalisyon çıkarsa bu Türkiye için olumlu sonuçlar doğurmayacaktır.

Ak Parti iktidarı için en büyük tehlike şu anda mevcut olan işsizlik, yoksulluk ve ekonomik krizin göz ardı edilen sonuçlarıdır. Eğer 2010’da ekonomik büyüme elde edilemez ve işsizlik oranında artış sürerse işte bu Ak Parti’nin popülaritesini düşürür.

Darbecilik oyunları, statükocuların korusu, devlet katında kavgalar, her şey bir yana, halkın ekmeği diğer yanadır…eğer ki bir el halkın cebine uzanmaya başlarsa hiçbir iktidar iflah olmaz, halk çıkardığı yere yani sandığa o iktidarı geri gömer.

Ben yine diyorum ki; 2011 seçimleri için Ak Parti’nin yegane rakibi ekonomik krizdir.

2 yorum:

aa dedi ki...

seksenlerden ikibinlere, diğer teknolojilerde olduğu gibi toplum mühendisliği teknolojisinde de hızla dünyayı yakaladığımızı görmek gurur verici. akp'nin anap'a oranla daha yüksek teknolojili bir üretim olduğu âşikâr. ama yine de henüz şarj edilebilir parti üretmeyi başaramadılar.

yazınızda en temel hukuk kurallarından birinin ihlâl edilerek, en tek sesli koroya ayak uydurulduğunu görmek şaşırtıcı ve üzücü oldu. kimin ne yaptığını ya da yapmadığını bilmiyorum ama eğer o davalardan birileri beraat ederse, kimsenin geri ödeyemeyeceği bir alacakları olacak, zaman.. ve bence en az darbeye karşı çıkmak kadar önemli olmalı bu gerçeği dile getirmek.

Beran Uzer dedi ki...

görüşünüze katılmakla birlikte, en tek sesli koroya ayak uydurulmak konusunda sanırım yanlış algılama var veya ben kendimi tam ifade edemedim sanırım(ikincisi daha olası)...sevgiler