21 Tem 2011

Faşizm o gece cazseverlerin içindeydi

Faşizm böyle bir şey işte, Aynur Doğan’a yapılan gibi bir şey!

Kürtçe bilmeyenleri bile Kürtçe türküleri ile ağlatabilen bir sanatçıya yapılan gibi bir şey!

“Faşizm, atılan ilk bombalarla başlamaz, her gazetede üzerine bir şeyler yazılabilecek olan terörle de başlamaz. Faşizm, insanlar arasındaki ilişkilerde başlar, iki insan arasındaki ilişkide başlar”… der Ingeborg Bachmann.

Çok güzel, çok doğru bir tesbit…hepimizin içinde yok mu bu faşizm denilen illet dürtü?

Öyle bir illet dürtü ki bu; bir diğerinin, yanımızdakinin, evdekinin, otobüstekinin, iş yerindekinin, çarşıdakinin ve nihayetinde bir konser salonunda Kürtçe şarkı söyleyen Aynur Doğan’ın üzerinde baskı ile hakimiyet kurmak, korkutmak, gözlerimizden ateş çıkartarak saldırmak, bağırmak, her an olası, her an mübah.

Kendimizi de hep haklı görürüz! İçimizdeki faşist dürtü için bir sürü nedenimiz her zaman hazırdır.

Sadece siyasi bir sistem olarak değil, toplumsal bir davranış sistemetaği olarak bile tarihin en kanlı sayfalarının yazılmasına sebep olmuştur, bu faşizm denilen illet, faşist denilen insan modeli.

Faşizm içimizde barındırdığımız sinsi çelişkidir. En olmadık yerde, en olmadık zamanda ortaya çıkar.

Gün olur ırkçılık olarak karşımıza dikilir, insanları diri diri katlederler.

Gün olur, bir caz konserinde Kürtçe bir aşk şarkısı söyleyen Aynur Doğan’ı yuhalayarak, üstüne minder atarak sahneyi terkettirirler.

Cazseverden faşist olmaz demeyin, her tür insandan faşist olur. Faşizm senin, benim, hepimizin içinde gözlerinden ateş saçmaya hazır vaziyette bir yerlerde sinsi sinsi bekliyor.

Bu sinsi canavar; Cuma akşamı, Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde ‘Suyun Kadınları’nı' dinlemeye gelenlerin içindeydi. 18. İstanbul Caz Festivali’nde Buika, La Shica, Rita, Gkykeria ve Aynur Doğan gibi Akdeniz’in kadınları şarkılarını söyleyecekti.

Kürt şarkıcı Aynur Doğan sahne aldı, salonda bulunan bir grup cazsever ‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye bağırmaya başladı. Faşizm denilen illet dürtü açığa çıktı.

Daha iki gün önce 13 şehit vermiştik. Nasıl olur da bir Kürt şarkıcı çıkıp Kürtçe şarkı söyleyebilirdi. Minderler, sandalyeler havada uçuştu, faşist yuh sesleri evrensel müziğin yerini aldı. Aynur Doğan sahneyi terketmek zorunda bırakıldı. Daha da yetmedi sahneye başka sanatçı çıktığında, salonda İstiklal Marşı okunmaya başlamıştı.

Faşist insanın içindeki ‘iç düşman’ algısı o an ‘Aynur Doğan’ dı. O an kitlesel kıyıma hazırdı, o faşizm denilen illet dürtü.

Faşit insan modelinde baskın olan şiddet ve histeri, kitlelerce paylaşılarak o gece faşizmin en önemli silahı haline dönüşmüştü.

Faşist insan, herkes kendisi gibi olsun ister…fark olmasın, bir boy, bir örnek olunsun. Tek millet, tek adam, tek dil, tek tarih, tek ideoloji, tek hayat tarzı olsun ister.

Caz konserinden sonra, herkes evlerine döndü, faşist dürtülerini bir dahaki sefere kullanmak üzere ceplerine yerleştirdiler. Yattılar, uyudular. Sabah kalkınca unuttular bile. Belki gün içinde iş yerinde ya da akşam eve dönünce yine bir “tek olmak”, “üstün olmak”, “baskın olmak” histerisi ile ona, buna, sana, bana, diğerine faşistçe davrandılar. Gün içinde yine birden bire ortaya çıktı, faşizm denilen içimizdeki bu gizli canavar.

O gizli canavarın en büyük besini nefret…nefretle doldukça gözlerinden daha çok ateş çıkıyor.

Faşizm böyle bir şey işte….

1 yorum:

Adsız dedi ki...

katılıyorum.
ayıp bir şey bu...