Türkiye Hepimizin! Başka Türkiye yok!
Türkiye’yi çetelerin elinden kurtarmak için yüzyılda bir yakaladığımız bu fırsatı delik deşik ederek, Türkiye’nin geleceğini karartmayalım.
Ergenekon, devletin hemen paralelindeki derin yapılanmanın Türkiye’deki adı, bir zamanların meşhur söylemi ile “devletin rutin dışı işlerini!” yerine getirmek için kullandığı bir zihniyettir.
“Derin” niteliğini, bu yapının ulaşılamaz ve çözülemez oluşundan değil, var olan sistemdeki yasal veya yasa dışı tüm yöntemleri kullanabilme gücü ve kendini halkın ve resmi devletin üstünde görmesiden alır.
Ergenekon Davası ise Türkiye'nin nerede ise yüzyıldır başına musallat olmuş “derin devlet”le hesaplaşmasının davasıdır.
Türkiye, Ergenekon Davası ile demokrasiyi ve hukukun üstünlüğü ilkesini koruma ve kollama sınavından geçmektedir.
İktidarın, muhalefetin, medyanın ve kamuoyunun Ergenekon’a bakış açısı ve söylemleri ile yargının, davanın gidişatına ve sonuçlandırılmasına yönelik çalışma ve gayretleri, Türkiye’nin geleceğine ilişkin tercihlerini belirleyecektir…o derecede önemli bir davadır.
Türkiye, ya özürlü bir demokrasiden kurtulup “evrensel demokrasi” ye geçiş yaparak eşitlik, özgürlük, hak, hukuk yolunda çok önemli bir adım atacak, ya da yüzyıldır olduğu gibi, görünmeyen derin devletin yönlendirmesinde, hegamonyalara ve karanlık bir geleceğe doğru yönlenecektir.
Ergenekon Davası yüzyılın davasıdır, Ergenekon davası Türkiye'nin değişiminin davasıdır. Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmesini isteyen, bundan çekinecek hiç bir yanlışı olmayan, şeffaf ve halkına hizmet için var olan bir devlet anlayışını benimseyen, siyasi görüşü ne olursa olsun Türkiye’nin artık karanlık güçlerin elinden arınmış, tertemiz bir sayfa ile yola devam etmesini isteyen her kişi ve her kurum bu davanın arkasında eğilmeden, bükülmeden durabilmelidir.
Ülkemiz gerçekten çok sıkıntılar çekti, bizler de halk kesimi olarak bu sıkıntılardan, acılardan fazlası ile nasibimizi aldık ve halen de almaktayız. Ekonomik gidişat hiçte iç açıcı değil, siyasi gündemin karmaşasından boğulmuş ve nefes alamaz durumdayız. Toplumsal ve kültürel pek çok sorunumuzdan halen temizlenemedik. Eğitim, soyal haklar, sağlık, teknolojik atılımlar gibi pekçok konuda dünyadan çok geri kaldık. Fakirlik ve yoksulluk belimizi büktü.
Bunca aşmamız gereken sorunumuz varken, halen derin devleti içimizden çıkarıp cezalandıramıyorsak, halen güçlü, demokratik bir siyasi irade arayışında isek şapkaları önümüze koyup bir daha düşünme zamanıdır.
Türkiye değişiyor, Türkiye adeta yeniden kurtuluş mücadelesi veriyor…
Umarım…böylesine Türkiye’nin kaderini tayin eden bir davada devletin itibarını korumak ve devleti yıpratmamak adına bir “uzlaşma!” ile derin devletin gelecekte tekrar işlerlik kazanmasını sağlayacak kararlar alınmaz.
Umarım…Ergenekon davası sadece İbrahim Şahin ve Mustafa Dönmez’in krokilerine ve bulunan silahlara indirgenip, tüm faili meçhul cinayetler, Susurluk ve öncesi kaoslar, darbe girişimleri sadece bunlara bağlanmakla kalmaz.
Umarım…şimdiye kadar iktidarların yaptığı gibi derin devletle hesaplaşma noktasında iş pazarlıklara dökülmez, Ergenekon davasının sonu da Şemdinli ve Susurluk davasının sonu gibi olmaz.
Umarım…Ergenekon davasının sonucu ile “derin devlet” in Türkiye’de ilelebet hüküm sürmesine izin verilmez.
Türkiye bir kırılma noktasında…değişimin belirtileri var ancak değişimin demokrasiden yana, şeffaflıktan yana olabilmesi için bırakınız hukuk işlesin.
Davanın ve sorgulamaların yürütülüşüne itirazınız olabilir ama davayı küçümsemek ve davaya köstek olmak demokrasiden yana olmamaktır…Sapla samanın ayrışmasına olanak verin.
Beğenmediğimiz iktidarı değiştirmek için en güçlü silahımız “oyumuz” dur. Canımız ne zaman isterse iktidarı değiştirebilecek güç bizim, halkın elindedir. Ancak Türkiye’yi çetelerin elinden kurtarmak için yüzyılda bir yakaladığımız bu fırsatı delik deşik ederek, Türkiye’nin geleceğini karartmayalım.
Türkiye Hepimizin! Başka Türkiye yok!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder