Novodeviçi Parkı, Moskova’nın “huzur alanı”…Moskova’nın gürültüsünden uzak, çocukların top koşturup oynadığı, yakın çevresinde yaşayanların yürüyüş yaptıkları sakin ve gerçekten huzur veren bir park.
Parkın hemen yanıbaşında, 1524'te inşa edilen Novodeviçi Manastırı (Kızlar Manastırı) ve aralarında Nâzım Hikmet’in de bulunduğu birçok sanatçı, siyaset ve bilim adamının mezarlarının yer aldığı Novodeviçi Anıt Mezarlığı var.
Novodeviçi Anıt Mezarlığı’na, Nâzım’ı ziyaret etmek üzere gittiğimde bir Haziran ayı idi. Moskova’nın en güzel zamanıydı. Beyaz, mor, pembe, sarı sarı çiçekler kokularını ve renklerini mezarlığa salmış, adeta can katmışlardı. Ağaçlar, çiçekler arasında, sanatçıların mezarları başında bulunan heykelleri arasından yürürken “tam da Nâzım’ı ziyaret zamanı, tam da güneşli günler zamanı” diye düşünüyordum. İçimdeki heyecanı bastırma gereği duymadan, elimdeki mezarlık krokisine göre Nâzım’a ulaşmaya çalışıyordum.
Nâzım’ı bulduğumda; son derece sade ve bir o kadar da Nâzım’a yakışan bir anıt ve bir dolu çiçek karşılıyor beni. Belli ki az önce birileri daha gelmiş, taze kırmızı karanfiller var her yanında.
Anıt’ın üstünde işlenmiş Nâzım siluetine bakıyorum, gözlerim anıtın üst tarafındaki sade “Nazım” yazısına takılıyor…
“Sen Anadolu’ya gelemedin ama Anadolu sana geldi, selam sana Usta” diyorum, göz yaşlarım Nâzım’a karışıyor. Elimdeki tek bir kırmızı karanfili bırakıyorum…
“Beyler bu vatana nasıl kıydınız” sözleri aklıma geliyor…“Beyler Nâzım’a nasıl kıydınız!” sözleri dökülüyor ağzımdan.
Uğrunda ne eziyetler çektiği, canından çok sevdiği memleketinin askerine şiir yazmış…Nato’da en ucuz asker Türk askeridir, değeri 23 sent” diyenlere Türk askerini öğretmiş,
Halkına “güzel günler göreceğiz” diye umut aşılamış, sevdalarına yüreğinin en derinlerinden seslenmiş,
Her milliyetin, her ırkın insanı olmuş, Afrika’da çocuk, Ekim Devrimi’nin neferi bir işçi... Onların sevinçlerine, üzüntülerine şiirleri ile ortak olmuş,
Yaşamıyla, sanatıyla, eylemleriyle tüm dünyaya kendini kabul ettirmiş, tüm dünya onu kucaklamış, şiirleri onlarca dile çevrilmiş, basılmış, okunmuş,
Uğrunda yıllarca hapislerinde yattığı, sınırlarından içeri sokulmadığı, yıllarca zorbalık gördüğü memleketinin topraklarından çok uzakta yatan Nâzım’a Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilerek itibarı iade edilecekmiş.
Hangi itibar?
Kim kime itibarını iade ediyor?
Nâzım Hikmet, Türkiye'ye itibarını iade ediyor olmasın?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder