5 Mar 2009

Deflasyon; Kapımızdaki yeni tehlike


Dünya bir türlü toparlanamıyor…

Küresel ekonominin kaptanları birbirinin peşi sıra ekonomik krize karşı tedbir paketleri açıklıyor ancak yeterli gelmiyor, ekonomiler küçülmeye devam ediyor, piyasa bir türlü canlanamıyor.

Çünkü bunlar adı üstünde “tedbir”…krize “çözüm” değil.

Bundan bir yıl önce küresel mali krizin bu boyuta gelebileceğini öngöremeyenler, tedbir alırken de yanılıyorlar. Her kaptan kendi gemisini kurtarma telaşına düşmüş…işte yanlışlık burada başlıyor.

Şöyle düşünelim; Gemiler birbirlerine kalın zincirlerle bağlanmış durumda iken tsunamiye yakalandığınızda sadece kendi geminizi kurtarmaya çabalamanın bir anlamı var mıdır?

Bu krizin önünde “küresel” tanımlaması var…küresel olarak ekonomiler birbirlerine zincirlerle bağlı, dünya ticareti, para piyasaları bu küreselliğe göre işliyor. Dünya para piyasaları halen spekülatif balon fonlarla dolu. Kapitalizm bu kadar küreselleşmişken, birdenbire kabuğuna çekilmek, korumacı, ikameci önlemler dünya ticaretini daraltmaktan başka bir işe yaramıyor.

Küresel krizin çözümü için yine küresel kararlar gerekiyor…yerel tedbirlerle küresel kriz çözülemiyor.

Her ne kadar ABD, henüz “resesyon” yani “ekonomik durgunluk” sözcüğünü kendine yakıştıramasa da, Euro Bölgesi ve Japonya resesyona girildiğini kabulleniyor.

Dünya bir türlü toparlanamıyor; Küresel mali kriz ve ardından gelen ağır ekonomik durgunluk, “deflasyon” riskini yarattı.

Deflesyon, 1930’ lardan beri Japonya hariç dünyanın çok aşina olmadığı bir durum…enflasyonun tam tersi.

Deflasyon; mal ve hizmet fiyatlarının bir dönemden diğer döneme düşmesi demektir. Arz fazlası var ama tüketim yok, hal böyle olunca malın üretici fiyatı düşer. Deflasyonist süreçte fiyatlar daha da ucuzlar psikolojisi ile zaten kısılmış olan harcamalar dibe iner, bu da krizi daha da derinleştirir.

Bir dönem dünyanın en pahalı ülkeleri olan ABD, Avrupa ve Japonya’da fiyatlar hızla düşüyor. Hatta Çin’de bile enflasyonda hızla düşüş var.

Tüm dünyada ekonomiler daralıyor, fiyatlar düşüyor, harcama eğilimleri en asgariye iniyor. Bir yandan işsizlik had safhada, küresel talep durma noktasına geliyor.

Bir dönem yüksek enflasyon yüzünden ekonomiyi canlandırmak için faiz indirmekte zorlanan küresel merkez bankaları ise artık gönül rahatlığı ile indirim üstüne indirimler yapıyor.

Tüm dünya şimdi enflasyondan çok daha tehlikeli olan “deflasyon” riski ile karşı karşıya.

Türkiye’de neler oluyor?

1940 lardan beri fiyat düşüşlerine hiç tanık olmayan Türkiye, deflasyona aşina değil ama çok yakında tanışacak.

Türkiye’yi yönetenler hala “küresel kriz” tanımına bile aşina değiller ki sadece seçime odaklanm

ış vaziyette meydanlarda kabadayılık peşindeler ya da kandırmacaya devam ediyorlar.

Birileri Başbakan’a arada bir “küresel” lafı etse, Başbakan’ın hışmına uğruyor…bu nedenle kimsenin sesi çıkmıyor. İşsizler yeteri kadar örgütlü olmadığından etkin olamıyorlar.

Küresel krizden kendimizi soyutlayamayız. Tüm dünya deflasyona girmek üzere iken, bu kadar vurdum duymazlık, bu kadar umursamazlık hayra alamet değil.

Küresel ekonominin kurmayları çözümünü bulur, yola devam ederler…

Peki ya Türkiye? Zaten pamuk ipliğine bağlı, zaten yerlerde sürünen Türkiye ekonomisine çözümü kim bulacak?

Türkiye de birilerinin umurlarında olmalı artık…Çok geç kaldık çok!

Hiç yorum yok: