Dünya ekonomileri küçülürken başımızı deve kuşu gibi kuma gömdük, ekonomik krize karşı ciddi önlemleri yerel seçimlere heba ettik…Daraldığımızı, evdeki hesabın çarşıya uymadığını yeni açıklayabildik.
Hani derler ya “zararın neresinden dönülse kardır” diye, şimdi de zararı minimize etmeye yönelik gayretlere giriştik…olsun bu da bir gelişme, hiç umursamamaktan iyidir.
2009 yılı bütçesinde belirlenen yüzde 4 lük afaki veya gerçeklikten uzak büyüme hedefi nihayet revize edildi. Bu öyle bir revizyonki öyle bir iki puanlık değil, hedef artıdan eksiye geçti…
Yüzde 3.6 daralıyoruz “Yılbaşında ekonominin bu yıl yüzde 4 büyümesini planlayan hükümet, hedefleri revize etti. Türkiye bu yıl yüzde 3.6 daralacak, toparlanma ise 2010’da olacak. Program, ‘Kemerler sıkılacak’ diyor” (milliyet.com.tr)
Ekonomide “büyüme” ne demektir? Gayrisafi yurt içi hasılanın bir dönem içinde (örneğin üç ay veya bir yıl) meydana gelen reel artış oranıdır.
Küçülme de doğal olarak bunun tam tersi yani eksi büyüme veya fakirleşme de diyebiliriz. Örneğin Türkiye 2008 yılının son çeyreğinde, GSYH’da eksi 6.2 küçülme nedeniyle fakirleşti!
Hükümetin ekonomi kurmayları, AB’ye sunulacak Katılım Öncesi Ekonomik Programı (KEP) açıkladılar. Bu ekonomik programa göre;
Türkiye ekonomisinin 2009’da yüzde 3.6 daralması bekleniyor. 2010’da ekonominin yüzde 3.3, 2011’de yüzde 4.5 oranında büyüyeceği öngörüldü.
Enflasyon hedefleri ise 2009 da yüzde 7,5, 2010 da yüzde 6,5, 2011 için de yüzde 5,5 olarak belirlendi. Merkez bankası enflasyon hedeflemesi yoluya para politasına devam edecek.
Programda, 2009 cari işlemler açığı ise 11 milyar dolar olarak öngörülüyor. Ekonomi düzlüğe çıkarsa 2010 ve 2011’de bu açık bir miktar artacak.
Hükümetin ekonomi kurmayları KEP’in aynı zamanda IMF ile yapmaya hazırlanılan anlaşmanın da temel bileşenlerini içerdiğini söylüyorlar. Bir yandan da IMF ile anlaşmanın alt yapısı hazırlanıyor da diyebiliriz. Mali kurallara ilişkin düzenlemeler, 2009’da Meclis’e sevk edilecek ve mali kural 2011 yılı bütçe süreci içinde bütünüyle uygulamaya girecek.
Kredi Garanti Fonu güçlendirelecek…Kredi Garanti Fonu; reel sektördeki orta veya küçük ölçekli şirketlerin bankalardan kredi temininde teminat sorunlarını çözmede kefaleti ile yardımcı olan bir kuruluş...yani bir nevi devlet kefaleti.
Gelelim en can alıcı konu yani istihdam; İşsizlik oranının 2009’da yüzde 13.5 olacağı tahmin ediliyor, tabi ki bu resmi olanı. Şu anda kayıtlı kayıtsız 5 milyon civarında işsizler ordusu söz konusu. Ekonomik küçülme ile üretimde daralma yaşanacağı için işsizliğin daha da büyüyeceği su götürmez bir gerçek. İşçi çıkarmalarının engellenmesi için ise şirketlere her hangi bir teşvik v.s gibi önlemlerden henüz söz edilmiyor.
Krizi yenebilmek için iç talebin canlandırılması da şart…ama bir yandan işsizlik diğer yandan yoksullukla iç talep nasıl canlanacak? IMF, yapılacak olası stand-by anlaşmasında bir takım mali politikaların kullanımını da şart koşacaktır.
Tek çözüm maliye politikasını kullanırken bunu rastgele değil sosyal adalet hedefiyle yapılabilmesidir. Şu anda bütçe açığına gidiliyor; vergi indirimleri yapılıyor, yatırımlar teşvik edilecek. Ancak bu bütçe açığının işsizliğin çözümü ve yoksulluğun engellenmesi için de kullanılması şart.
Ekonomiye uzun vadeli bakış açısıyla odaklanılmadığı, kısa vadeli faydacı yaklaşımlarla hareket edidiği takdirde 2011 seçimlerinde iktidarın şansı pek yok gibi görünüyor.
1 yorum:
Beran,
Bende ekonomiyi tek geçiyorum o zaman. Verdiğin tüyo için çok teşekürler.
Uğur Erhan
Yorum Gönder