22 Haz 2009

Sevmeyi öğren de gel!


Zor olan "sevgi", zor olan "sevebilmek"...Sorun burada "insan" kardeşim!

Önce sevgi mi? Yoksa önce saygı mı?

Hasbel kader aynı güneşin altında ısındığımız her insanı sevmek zorunda mıyız yoksa sevmesek bile saygı duymak zorunda mıyız?

Bu sorulara genelin vereceği yanıt şudur; “Sevmek zorunda değiliz ama saygı duymak zorundayız”…az buçuk “insani” değerlerle donanmışların vereceği minumum yanıt budur.

Değil işte insan kardeşim değil…yanıt bu olmamalı.

Önce sevmeli, önce sevmek!...salt saygı duyabilmekten çok daha zor, ama becerebilen için “sevmek” her kapının anahtarı. Sevmesini bilen, sevgi yetisini kendinde konumlandırabilmiş, sevmeyi öğrenmiş insan saygı duymayı da bilir veya öğrenir.

Evet, tesadüfen aynı güneşin altına sığınmış da olsak, “insan”olabilmenin yolu “önce sevmek” ten geçiyor.

Erich Fromm “sevmek sanatı” demiş. Nasıl ki bir sanatı icra etmek dikkat, emek, sabır gerektiriyorsa, sevgi için de aynı şeyler geçerli…bunun için “sevmek bir sanat”. Her babayiğidin harcı değil “sevmeyi becerebilmek”…Bunun için “sevmek bir yetidir” denilmiş.

Yaşadığınız, her hangi bir eylemde bulunduğunuz ortamlara bir bakınız…sevmesini bilmeyen insanlarla dolu, insan oluşumuzdan utandıran insanlar kaplamış her bir yanımızı.

Sevmesini beceremeyen insanlar topluluğu… bu kadar nefret denizinin içinde birbirimize nasıl saygı duyacağız? Nedir bu öfke, bu kin?

Farkında değil misiniz yoksa “siz sevmeyi bilmiyorsunuz”… Sevmeyi, önce sevilmek sanarak en baştan sevgiye kapılarınızı kapamışsınız. Önce siz etrafınızdakileri sevmeyi bir deneyin bakalım…becerebilecek misiniz?

Başkalarından nefret edip, kendinizi sevmeye çalışmak veya kendinizden nefret edip başkalarını sevmeye çalışmak…Bu mudur sevgi?

Sevgi kendinize tapmak da değildir…evet önce kendini seveceksin ama bireyselliğinin bir devinim gerektirdiğini de yan cebinde bulunduracaksın. Sevmek zorundasın insan kardeşim benim, bilmiyorsan da öğrenmek zorundasın… Özgürlük ve bağımsızlık kadar sorumluluk ve kucaklaşma da beraberinde olmalı ki bireyselliğin işe yarasın.

Ağzından çıkan her sözcük önemli…otomatiğe bağladığın sözcüklerin dahi bir anlam ifade ediyor. “Seni seviyorum” diyebilmenin içini doldurabilmek için çaban var mı?...Bu kelimenin her harfini hissederek sarfediyorsan, o zaman saygı da peşine takılır gelir.

Sevmeyi beceremeyen insan, hükmetmeye meyillidir. Hükmederek kendini “insan” statüsüne sokmaya çalışır, böylece varlığını ebedi kıldığını sanır…ne büyük yanlış!

Sevmeyi bilmiyorsan, saymayı da bilemezsin sen…sevgisiz saygı olmaz…

“İnsan” olabilmek için önce sevmeyi bir dene bakalım… beceremiyorsan zaten sen saygı duyulmayı da hak etmiyor demeksin.

Tesadüfen aynı güneşin altında ısındığımız her insanı, saygı duymadan önce sevmeyi öğrenmek…bu sanatı becerebilmek.

Zor olan “sevgi”, zor olan “sevebilmek”…

Sorun burada “insan” kardeşim! …öncelik “sevmek” te.

Lütfen önce sevmeyi öğren de gel!



Bugün “Pazar”…kendimizi temize çekme günü…hadi açalım defterimizin en temiz sayfasını…Başına da “SENİ SEVİYORUM” yazalım…altını da dolduralım…sonsuza dek!

Bugün “Babalar Günü”…Tüm babaları kutluyorum…onlara boş yere “BABA” demiyoruz…çünkü hakediyorlar.



Hiç yorum yok: