6 Haz 2009

Yeni Teşvik Paketi açıklandı; Doğu'ya ekonomik destek ve işsize iş umudu



Küresel finans krizinin Türkiye’deki etkileri konusunda; en başta Başbakanımız olmak üzere hepimiz geometrinin bilinen argümanlarını ters yüz ettik…teğet teorisi, krizin U şekli, L şekli, dibe mi vurduk, dipten çıkışta mıyız diye aylardır konuşuyoruz.

Mete Han’dan beri Devlet’in babalığına bel bağladık… “devlet açları doyurur” zihniyetimiz her ekonomik krizde ön plana çıkar, devlet babanın bizi kurtarmasını bekleriz. Devlet’in aşırı korumacılığının ekonomik sistemlerde her zaman geçerli ve yeterli olmadığı görüldüğü ve bilindiği halde, ellerimizi açar bekleriz. Serbest piyasa ekonomisinin tam anlamı ile çalıştırılması da bir ütopya olarak kalır. Öyle ki; serbest piyasa ekonomisinin ekolü olan ülkelerin devletleri, ekonomik krizde kesenin ağzını açarlar, “devlet havadan para saçsın” diyenleri bile olmuştur…

Nihayet iktidar, ekonomik kriz için en ciddi adımını attı. Başbakan Erdoğan, ekonomik krize karşı “Yeni Teşvik Sistemi” ni açıkladı.

Ticaret odaları, sanayi odaları,sendikalar gibi ekonominin sivil toplum kuruluşları, sektör temsilcileri ve ekonomistlerin de görüşleri alınarak hazırlanan “Yeni Teşvik Sistemi”, önümüzdeki günlerde bir hayli tartışılıcak, olumlu ve olumsuz yönleri masaya yatırılacak, ancak ilk etapta ve kısa vadede ekonomik krize karşı pozitif moral etkisi görülecektir. Teşvik sisteminin ana unsurlarına göz attığımızda ise uzun vadede geri dönüşleri olumlu olacaktır. Bunun yanısıra bazı gereksiz veya yanlış teşvikleri de içermektedir.

Henüz çok detaylı incelemiş olmamakla birlikte genel olararak bakıldığında; Türkiye teşvik derecelendirmesi olarak 4 bölgeye ayrılmıştır. Bu bölümlendirmeye göre bir takım sektörler, kurumlar ve gelir vergisi indirimi, SSK primleri, yatırım yeri tahsisi, kdv istisnası, gümrük vergisi muafiyeti gibi unsurlarla desteklenecektir.

Yeni Teşvik Sistemi’nde amaç, yeni veya mevcut yatırımların desteklenmesi ile üretim potansiyelini yükseltmek ve bölgesel gelişmişlik farklılıklarını en aza indirmek olarak belirlenmiştir.

Yeni Teşvik Sistemi’ni somutlaştırmak gerekirse; örneğin bir tekstil yatırımcısı, 4. ve teşvikte öncelikli bölge olarak belirlenen doğu ve güneydoğu illerine tekstil fabrikası kurarsa veya mevcut yatırımını kaydırırsa yüzde 20 kurumlar vergisi yerine yüzde 2 kurumlar vergisi ödeyecektir. Gelir giderini düzgün olarak yansıtan bir firma için bu oldukça büyük bir destektir.

Bir başka önemli destek ise işverenin Nisan 2009 ayından itibaren işe aldığı her işçinin SSK işveren primini devlet karşılayacaktır. Ancak işçinin gelir vergisinde herhangi bir indirim söz konusu değil, bu da yeni teşvik sisteminin çok tartışılacak konularından biri. İşverenler desteklendiği kadar çalışanlar için herhangi bir doğrudan destek görünmüyor.

ARGE kapasitesini artıracak büyük proje yatırımları için 12 sektör belirlenmiş. Ayrıca yine ağırlıklı olarak doğu ve güneydoğu illerinde tarım, deri gibi sektörler teşvik edilecek. Bu bölgelerde turizm, sağlık, eğitim yatırımları desteklenecek. Büyük yatırımlara girmeyen yatırımlar, genel teşvik kapsamında, KDV istisnası ile desteklenecek.

Yeni Teşvik sisteminin en önemli unsurlarından birisi de “istihdam paketi”. Bu pakette ilginç bir teşvik yer alıyor; toplum yararına yapılacak işler yardımıyla 6 aya kadar iş imkanı oluştulacak ve bu sayede 120 bin işsize ağaçlandırma ve erozyon kontrolü, çevre düzenlemesi gibi alanlarda istihdam hedefleniyor. Ayrıca açılacak kurslar vasıtasıyla 200 bin kişiye meslek edinme imkanı, 10 bin kişiye danışmanlık verilerek kendi işlerini kurması için destek olunacak. Toplamda 500 bin kişiye istihdam yaratılması hedeflenmiş. Ancak hükümetin gerekli-gereksiz personel istihdamının emeğin verimliliğini ciddi şekilde düşürebileceği göz ardı edilmemeli. Üretime direk katkı sağlamayan işgücü kamuya ek maliyet getirir ki bu teşviklerin etkisini anlamsız kılar. İstihdam sorunu için en önemli unsur yatırımların teşviki, üretim maliyetinin düşürelerek üretimin canlandırılması ve dolayısı ile işsizlere yeni iş olanaklarının açılmasıdır. Yatırım teşvikleri ancak bu anlamda uzun vadede işe yarayabilir.

Yeni Teşvik Sistemi’nde KOBİ’ler de unutulmamış. KOBİ’lere sağlanan kredinin, yüzde 65’ine kefalet verilecek, kredi riskinin yüzde 35’i ise bankalarca üstlenecek.

Yeni Teşvik Sistemi’ni ana hatları itibari ile irdelediğimizde; bölgeler arası gelişmişlik farkını giderip gidermeyeceği henüz net değil. Türkiye geneli için düşünüldüğünde, gecikmeli de olsa iyi bir uygulama. Kısa vadede psikolojik etkisini gösterecektir, ancak teşviklerin dağılımında yatırımcıyı ve işverenleri olduğu kadar çalışanları, krizin etkisinden koruyacak önlemlerin bulunmadığı görülmektedir.

Toplumun refah seviyesinin yükseltilmesi için devletin reel sektörü teşvik etmesi çok da kötü bir şey değildir ancak bu korumacığın kamu harcamalarının üzerine çok yük bindirerek ekonomiyi daha da hantallaştırması tehlikesi de yok değildir. Teşvikler veya korumacılık, yatırıma ve istihdama yönelik ve akılcı kriterlerle yapıldığında, üretimi destekleyip, iç talebi canlandırıp, rekabeti artırıcı unsurlar ön plana alındığında kısa dönemde olmasa da uzun dönemde fayda sağlar.
Ekonomik krize karşı önemli bir adım atıldı…

Umarım uzun vadede Türkiye için faydalı olur.

Hiç yorum yok: