19 Ara 2009

Anılarınız itinayla silinir


Yoksa, “sakın silmeyin, acı veya tatlı beni anılarımla bırakın, beni ben yapan anılarımdır” mı diyorsunuz?

Bilim adamları, anılarımızı hafızamızdan silebilmek için var gücüyle çalışıyorlar!...Bir gün hafızamızdan anılarımız silinebilse, hangilerini silmek, hangilerini hatırlamak isterdik? Bir an geçmişinize bakın, hafızamızda ne çok anı biriktirmişiz…Bir kısmını hiç hatırlamak istemiyoruz , aklımıza geldiğinde hemen geri kovalıyoruz, bazılarını ise ısrarla çağırıyoruz, anımsadıkça yine gülümsüyoruz, yüreğimize sıcak sıcak yine aynı hoşluktaki duyguları akıtıyoruz.

Kötü veya güzel, acı veya tatlı, anılarımızla birlikte “ bu hayat benim” diyebiliyoruz. Evet, hayatımız anılarımızla bir bütün. Neler yok ki o anıların içinde?...pişmanlıklar, hatalar, kırgınlıklar, kötülükler, haksızlıklar veya tam tersi pek çok güzellikler ve kazanımlarımız. Hepsi de başlı başına bir hayat dersi. Anılarımız olmasa bize bizden ne kalırdı ki?

Bu akşam bu konuya takılmamın nedeni; az önce bir tv kanalında izlediğim program oldu…Programın adı “Günlerin Getirdiği”…Bir bilim adamımız konuşuyor, diyor ki; “insanların hafızalarındaki bir takım anılar artık silinebilecekmiş”… halen gizemini koruyan insan beynine ulaşabilmek anlamında önemli bir bilimsel çalışma ve sonuçlarından bahsediyor, konuşmacılar ve sunucu ile konuyu değerlendiriyorlar.

Amerikalı nöroloji uzmanı Karim Nader’in 2001 yılından beri önce fareler daha sonra da insanlar üzerinde yaptığı araştırmaların sonuçlarına göre; insanların hafızalarında acı veren anıları silmek, böylelikle kötü anıların daha sonra korku, travma, depresyon olarak ortaya çıkmasını engellemek ve tedavi edebilmek bazı terapi yöntemleri ile mümkünmüş. Anladığım kadarı ile anıların silinmesi, beynin resetlenmesi gibi bir şey değil, yani hafızadaki bir takım anıları, bazı bilimsel yollarla geri çağırıp, istikrarsız bir hale dönüştürüp, insana zarar vermeyecek bir hale getirip, yeniden hafızaya geri gönderilebiliyorlar. Kısaca ; anının orijinal şekli hafızadan silinmiş oluyor.

Hani bir şarkı vardı “herşey bir rüya olsa, unutarak uyansam" diyen…anıların silinmesi de bunun gibi bir şey olsa gerek. Biraz bilgi taraması yaptığımda karşıma bir sinema filmi çıkıyor, araştırmacılar da bu filme atıfta bulunuyorlar. Filmin orjinal adı "Eternal Sunshine of the Spotless Mind". Türkçeye "Sil Baştan" ismiyle çevrilen, Jim Carrey ve Kate Winslet'in baş rollerini paylaştıkları bir film. Nasıl oldu da izlememişim, konuya takılınca baya bir hayıflandım. Hatıraların insan hayatında ne kadar önemli olduğunu hatırlatan bir filmmiş. Bir kadın ve bir adam, ilişkilerine dair tüm anılarını sildirmek için gizem dolu tıbbi bir müdahaleye başvururlar. Ancak kadın gözyaşı ve kızgınlık dolu anılarının altında sevgilisine karşı duyduğu büyük bir aşk olduğunu ve onu kaybetmek istemediğini fark eder ve anılarını silme işlemini durdurmanın bir yolunu arar.

Anıları unutmak veya hafızadan silinmesi, tıbbi açıdan mutlaka çok faydalı olabilir ama bir de işin beyinle bu derece uğraşmak gibi bir tuhaf boyutu da var. İnsanoğlu unutabildiği için şanslı mı değil mi, açıkçası kafam takıldı kaldı.

Yani, insan sadece güzel anılardan oluşan bir yaşam mı sürmeli, yoksa hayatı yaşanmaya değer kılan hem acı hem de tatlı anılarımız mıdır? Sonuçta yaşamdan ders almak da acı anılarımız sayesinde olmuyor mu? Acı çekmeden mutluluğun kıymeti de bilinmez ki…sürekli gülümseyen bir insan olabilir mi? Bu da başka bir tuhaflık doğrusu.

Aklınıza hiçbir acı, kötü anı gelmeyecek, hepsi silinip gidecek…o zaman yaşam mücadelesinin ne anlamı kalacak? Yanlışlarımızdan nasıl ders alacağız? Uğradığımız haksızlık ve kötülüklere karşı koyabilmek bizi daha güçlü yapar diye düşünüyorum.

Yanlış mı düşünüyorum bilmem ama anılarla bu kadar uğraşmak ve anıları silmek çok da etik gelmiyor bana.

1 yorum:

celibon dedi ki...

bu ara digitürkün favorisi oldu :)