10 Ara 2009
DTP kendi kendini bitirdi, dağa endeksli siyaset iflas etti
Dağ eksenli politika yapmak bir DTP’ye bir de MHP ye has bir özellik…kafaları kızdı mı “dağa çıkma” konusunda adeta yarışıyorlar…bu dağ hevesi şu ırkçılığa dayalı milliyetçilik denilen baş belasının Türkiye’deki genel eğilimi.
Yakın takipçileri de CHP, ama onun ilgi alanı daha çok darbeler… CHP’li Esfender Korkmaz, Meclis’te yaptığı konuşmada 'halk isterse darbe olur' diyor!...parti isminin içinde sadece şekil olarak kalmış "halk” tan bahsediyor sanırım…alışmış kudurmuştan beterdir, darbelene debelene alıştılar, yerlerinde düz doğru duramıyorlar. Bir de analar ne kadar çok ağlarsa o kadar memnun oluyorlar…tarihlerine işlemiş!
Her neyse, CHP hakkında bu kadar kelime yazmak bile anlamsız…çok yakında kendi kendilerini imha edecekler zaten, az kaldı.
Asıl kendini bitiren, son günlerde yaşanan şiddetin odak noktasındaki DTP…bizi farkedin derken, evdeki hesap çarşıya uymadı, dağa endeksli siyaseti iflas etti. Bu kadar dağ heveslisi bir partiden, kürt kimliğinin tanınması konusunda nasıl barışçıl bir proje üretmesi ve barış sürecine katılımı beklenebilir ki? Vizyonsuzluğun ve yetersizliğin daniskası! Bölge partisi, köken partisi diye eleştirilirken şimdi bir de “dağ partisi” ünvanını aldılar ya, ne diyelim, düşmanı dışarıda aramaya gerek yok, barışa en büyük baltayı DTP indirdi, adeta kendi kökeninin böğrüne mızrağı sapladı. DTP’nin Meclis’te olması gerektiğini, mücadelenin şehirde demokrasi diliyle yapılması gerektiğini en şiddetle savunanlardanım. Ama o meşum el DTP'ye de dokundu galiba… Öyle ya, Fırat’ın ötesindeki o görünmez el halen işlevini yitirmedi, halen bu eli yok edemediler. Ancak DTP’yi de o görünmez güçlere yine DTP’nin kendisi teslim etti. Şehirde barış için çalışmak varken, dağda bir halt edemeyeceklerini halen göremeyen bir parti için Anayasa Mahkemesi'nin boşuna mesai harcamasına da gerek kalmadı.
İşte ortam yine karanlık, hava puslu ve isli, şiddet sokağa taşmış…ve akabinde kim vurduya giden 7 gariban Mehmetçik daha…analar hadi ağlamaya devam…bu kadar pislik varken, bunca savaş çığırtkanı varken sizin göz yaşlarınız zor kurur…Tanrılar savaş istiyor!
Ya Ak Parti’nin Kürt kökenli 75 milletvekili, siz neredesiniz? Bölge insanı sizleri umut bildi, meclise gönderdi. Şu açılım sürecinde bir tane Kürt milletvekilinin neden hiç sesi çıkmaz… “söz ola kestire başı” lafını yediler oturdular…Böyle mi Kürtlerin umudu olup, insanca yaşama hakkı için mücadele edeceklerdi? Kürt kimliğinin iadesi için medenice, barış ve demokrasi diliyle neden çıkıp konuşmazlar ki? Siz susmaya devam ettiğiniz sürece PKK daha çok konuşucaktır.
Başbakan Erdoğan, seçimler sonrasında “bizim 75 Kürt kökenli milletvekilimiz var” diyerek çözümün adresini göstermişti. Sonrasında nasıl ve kimlerle mutabakatlar sağlandıysa, sözü olanın başını kestirecek duruma getirdi. Şimdi bu 75 milletvekili Kürt kimliklerini öne çıkartıp ciddi çözüm önerileri geliştirseler, bu sorunun dağ yerine şehirde çözülmesi için mücadele etseler, durum farklı olur mu olmaz mıydı? Aynı ülkenin insanlarını sürekli birbirlerinden nefret etmeye kışkırtanlara karşı demokrasi dilinin gücünü ispatlasalardı, bugün CHP halkın meclisinde 'halk isterse darbe olur' deme hadsizliği ve cüretini gösterebilir miydi?
Ancak, bu memlekette halen insani hassasiyetleri yüksek olan ve demokratik mücadeleyi hedefleyen Kürtler çoğunlukta…Halkından taban bulamayan hiç bir hareket başarılı olamaz. Bizim memleketin siyasileri galiba bunun farkında değiller!
Bu bağlamda; sorunun çözülmemesi için, Türkiye’nin önünü her fırsatta tıkayanların kendi kendilerini bitirmelerinde hiçbir sakınca yoktur…
Etiketler:
AK Parti,
AKP,
demokratik açılım,
DTP,
kürt sorunu,
pkk,
terör
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
!....
Yorum Gönder