8 Ara 2009

Yoksulluk, açlık ve şiddet


Ortada bir yoksulluk sorunu var, ortada açlık sınırına yakın yaşayan insanların dışlanma, korku ve nefret dürtüleri ile taşa, sopaya ve silaha sığınması durumu var…tutunacak dalının kalmaması ne demektir, bilen bilir!

Bir tarafta da gitgide küçülen pastadan pay kapma yarışına girenlerin veya mevcut payını koruyabilme adına bir diğerine, ötekine gözlerinden ateş saçması hali var…daha olmadı onların da eline taşı alması durumu var.

Yoksulluk, en genel anlamda, insanların temel ihtiyaçlarını karşılayamaması durumudur. Yoksulluk sınırı ise, insanın “insan onurunun” gerektirdiği zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için yapması gereken harcama tutarıdır.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK), yaptığı '2008 Yoksulluk Çalışması' sonuçlarına göre Türkiye’de 374 bin kişi aç, yaklaşık 12 milyon kişi yoksul. Kırsal kesimlerde yaklaşık her üç kişiden biri, kentlerde yaklaşık her 10 kişiden biri yoksul…bunlar resmi rakamlar, en iyimser olanından...

Rakamlarla, sayılarla yoksulluğu belirlemek işin en kolay yanı…bu kadar yoksul, şu kadar aç varmış deyip, günlük yaşantımıza devam ediyoruz…zihnimizdeki “yoksul” tanımlaması sadece rakamlarla sınırlı…yoksulluk sınırı imgelemi içindeki tahrip olmuş insanlık onurunu, mahvolmuş sağlıksız insan bedenlerini maalesef farkedemiyoruz, dahası “allah versin” diye düşünüyoruz.

Sonra da soruyoruz; Terör neden dinmez? Neden insanlar taş ve sopalarla sağa sola saldırır? Neden silahı eline alan “insanlık onurunu” elde edebileceğini zanneder?

Yoksulluk ve açlık tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'nin de en büyük sorunlarından biri, hatta işsizlikten de beter bir sorun. Karşımıza dışlanma, içe kapanma, cemaatleşme, gettolaşma, ırkçılık, etnik çatışma nedeni gibi pek çok sorunla birlikte geliyor…Yoksulluktan kurtulma umudu, toplumsal bozuklukları da beraberinde getiriyor. Köylü şehire koşuyor, şehirde yalnızlaşıyor, şehirli köylüye diş biliyor, dışlıyor…sonra da herkes eline taşı almakta hiç bir sakınca görmüyor…herkes toplumsal bağını şiddetle kurmaya başlıyor!

Yoksulluk hep vardı…ama yoksulluk hiç böyle olmamıştı. Şimdi bu yoksulluğu gelir yetersizliği ile açıklamak ne kadar yeterli? Yoksulluk artık “normal yaşamdan” mahrum olma durumu haline geldi…yoksulluk şiddeti besleyen en önemli neden haline geldi.

İnsanı dikkate almayan her tür çözüm, çözümsüzlüğe gebedir…sorunların merkezine insanı koymadığımız zaman istediğiniz kadar sürdülebilir ekononomik büyüme sağlayın, şiddet her zaman var olacaktır.

Hangi ideolojiye dayalı olursa olsun, yoksullukla mücadele etmeyen sistemler toplumsal ve sosyal çürümeyi de beraberinde getirir. Laik-muhafazakar, faşist-demokrat, alevi-sunni, kürt-türk diye karşımıza dikilir…eline taşı alan “ötekine” saldırır.

Hiç yorum yok: