8 Ara 2009

Kopenhag İklim Değişikliği Zirvesi mi Zırvası mı?

İklim değişikliği ve küresel ısınma bazıları için çok kötü, bazıları için ise çok iyi bir "şey" dir.

Geçen yüzyıldan beri bir felaket “geliyorum” diyor…Sadece kutup ayılarının ve fokların değil dünyada bir milyardan fazla insanın yaşamını tehlikeye sokan bu felaketin adı “iklim değişikliği ve küresel ısınma”.

Ancak onca ciddiyetine rağmen, dünya bu konuya değişik tepkiler gösteriyor…bir kısmı konunun önemini ve tehlikenin boyutlarını en çarpıcı biçimde ortaya koyarken, bir kısmı da iklim değişikliğinin doğanın normal seyri olduğunu ileri sürerek, insanlar eliyle yer kürenin kirletilmiş olabileceği tezine karşı çıkıyor. Asıl büyük bir kitlenin de hiç umrunda değil ya da konuya karşı son derece duyarsız ve bilinçsiz, öyle veya böyle hiçbir fikri veya eylemi yok.

İnsanlar ve bilim adamları, iklim değişikliği ve küresel ısınmaya ne yönden bakarlarsa baksınlar, ortada öyle bir gerçek var ki bu gerçek, bu kadar ciddi bir konunun sebep ve sonuç ilişkisi içindeki yegane boyutunu görmemize engel olamıyor…bu da dünyadaki ekonomik dengelerin veya dengesizliklerin, ekonomi savaşlarının konunun aslında tam da merkezine otuyor olmasıdır. Sorun, bu anlamda sadece fokları ve kutup ayılarını ilgilendirmekten çıkıyor, dünyanın tümünü ilgilendiren bir duruma geliyor.

Atmosferin doğası her geçen gün değişiyor, karbondioksit oranı 200 yıl öncesine göre yüzde 30 artmış. Benzeri gazlar, yerküre üzerinde sera etkisi yaratıyor ve dünyanın ısısının yükselmesine neden oluyor. Yağışlar azalıyor ama yoğunlaşıyor, sel felaketleri veya tam tersi kuraklık hem insan yaşamını tehdit ediyor hem de ekonomileri alt üst ediyor, bir yandan buzullar eriyor, yeni kara parçaları ortaya çıkıyor. Değişen ve ağırlaşan iklim koşulları, tarımı zorlaştırıyor, gıda fiyatlarındaki istikrarsızlık önce fakir ülkeleri etkiliyor. Milyonlarca insanın “eko-sığınmacı” olarak yerlerini yurtlarını değiştirmelerinin sonuçlarını düşünebiliyor musunuz? Ekonomik probemlerle birlikte etnik ve sosyal pek çok problem artık yakın geleceği tehdit ediyor.

İklim değişikliği ve küresel ısınma, yerkürenin kirlenmesi, enerjinin bilinçsizce kullanımı ülke ekonomilerini de içinden çıkılmaz problemler yumağı haline getiriyor.


İklim değişiklikleri, elitlerin yani dünya ekonomisini yönlendirenlerin işine yarıyor…çünkü ısınma sonucunda yeni ticaret yollarının, petrol ve maden açısından zengin ama şimdiye kadar ulaşılamayan kara alanlarının ortaya çıkacak olması, elitlerin iştahını kabartmaya yetiyor, çünkü onların ekonomik düzenleri içinde insanın hiçbir değeri ve önemi yok.

Çin ve Hindistan, yeni yeni sürdürülebilir bir ekonomik büyüme içine girdiklerinden, kalkınmalarının sekteye uğramaması için, küresel ısınmaya karşı getirilecek olan yaptırımlara şimdilerde karşı çıkıyorlar. Bugüne kadar sorunun vebalini yeteri kadar ödediklerini, artık elit ekonomilerin de ellerini taşın altına sokması gerektiğini vurguluyorlar.

İklim değişikliği ve küresel ısınmadan en çok zarar görecek olanlar yine fakir ülkeler, hem de bu problemin ortaya çıkışında hiç kabahatleri olmadığı halde… Bu ülkeler karbon salımını kesecek temiz enerji teknolojilerine sahip değiller. İklim değişikliği sonucu oluşacak fakirlik ve eşitsizlik bu ülkeler için bir kısır döngü haline gelecek, bir kısmı eko-sığınmacı olarak ülkelerini terketmek zorunda kalacak, açlığın yol açacağı iç göçler yeni etnik kavgalara zemin hazırlayacak, sosyal denge iyice bozulacaktır. Ya da sel felaketleri ve kuraklıkla mücadele için yeteri ekonomik güçte olmadıklarından milyonlarca insan ölecektir.

Kopenhag İklim Değişikliği Zirvesi başlıyor.

Bu zirvenin, bugüne kadar iklim değişikliği konusunda en kapsamlı toplantı olacağı, zengin, yoksul 100 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının zirveye katılacağı belirtiliyor. Zirve’den uluslar arası alanda bağlayıcı nitelikte bir anlaşma çıkar mı çıkmaz mı bilinmez ama bazı uzmanlar, Zirve’de iklimin yerine, hangi ekonominin büyüyüp hangisinin küçüleceğinin tartışılacağını söylüyorlar.

Bence de iklim değişikliği zirvesinin esas amacı ekonomik büyüme kavgasıdır. Bu anlamda sonuç olarak zirve de olabilir, zırva da çıkabilir.

Küresel ısınmaya belki kulağımız alıştı, kanıksadık ama sadece iklim değişikliği deyip geçmemek gerekiyor…çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmak her insanın temel görevi olmalıdır…

Diye düşünüyorum…

1 yorum:

uğur erhan dedi ki...

Bir adam varmış sürekli başı dik olarak geziyormuş, sonra birgün farkına varmışlar ki, adam boğazına kadar bokun içine batmış. O yüzden başını dik tutuyormuş.

Kıssadan hisse ne diyeceksen eğer, dünya da her şey öyle bir bokun içine batmış ki ne yapsakta o bokun içinde ne yazık ki, herkes gibi bizde boğulacağız.

Şimdi bunları niye yazdın diye soracak olursan, sahi neden yazdım.

Saygılar.

Işık.