4 Ara 2008

Ekonomik kriz paketi mi her ağlayana emzik mi?


Ambalajlı paket, ambalajsız paket, parçalı paket, genel paket…“Ekonomik kriz paketi” muhabbeti hızla devam ediyor. Ekonomik kriz paketini de yalamaya uğrattık. Paketten her ağlayana emzik mi çıkacak?

Mutfakta bir hazırlık var ama herkes ne piştiğini kokusundan anlamaya çalışıyor. Kokuyu beğenmeyen de basıyor yaygarayı.

Yaygaralar yükseldikçe Başbakanımız alıyor emziği eline, ağlayanların ağzına verip susturmaya çalışıyor, kimbilir belki de zaman kazanıyor!… “karamsarlığa gerek yok, Türkiye sağlam zeminde, bakın küresel kriz teğet geçerken aniden inişe başladı bile” diyerek aslında kendisinin bile inanmadığı teselli ve güven sözlerini sarfediyor.

Kimse anlamıyor ki; mutfakta pişecek yemeğin malzemelerini bulmakta sıkıntı çekiliyor.

Aslında Türkiye ekonomisi, 2006 dan beri inişe geçmiş, ekonomik balayı çoktan bitmişti. İşten çıkartılmalar, batan firmalar, kapanan fabrika ve indirilen kepenkler dünyadaki ekonomik kriz sonrası birden bire ortaya çıkmadı. Ekonomik zemin iki senedir zaten kaygandı. Küresel krizle birlikte hissedilir ve duyulur hale geldi. Ama biz ne yaptık? Kısır siyasi döngülerin içinde debelenip durduk, ekonomiyi sahipsiz ve önlemsiz bıraktık.

Başbakan diyor ki; “Biz dünyanın en güçlü 20 ekonomisi içinde yer alıyoruz”. Peki, güçlü ekonomi neden IMF ye ihtiyaç duyar, bunu da anlamak mümkün değil.

Bir yandan “nerede ise IMF desteği olmadan ekonomik kriz paketi hazırlanamaz” gibi bir boyuta getirildik. Diğer yandan Hükümet, IMF ile sandık arasında sıkıştı kaldı. Ümüğü sıktırmadan IMF den ne kadar para koparırız derdindeyiz.

IMF ile anlaşma yapılırsa ki yapılacağı belli oldu, alınacak para ağlayanları susturmaya yetecek mi? Hadi yetti diyelim, bu sefer de IMF, piyasaları rahatlatmak için gerekli olan maliye ve para politikalarında gevşemeye izin verecek mi?

Anlaşılan o dur ki; bu küresel ekonomik krizin Türkiye’yi uğratacağı zararın minimize edilebilmesi için alınması gereken tedbirler, Hükümeti bir hayli zorluyor.

Belki de Hükümet, ekonomik kriz paketini çıkartarak seçimler öncesinde “bak demek ki ekonomik kriz Türkiye’yi de etkileyecek boyuta gelmiş ki ekonomik önlem alınıyor” dedittirmemek için de krize karşı önlem paketi çıkartılmasını geciktiriyordur…belli mi olur? Zaten ekonomi yönetiminde bir zaafiyet içinde olduğumuz ortaya çıkar korkusu da olabilir mi? Hani bilinç altında?

Şu ana kadar 39 ülke krizi aşmak için ‘paket’ açıklamış durumda. Biz ise hala karşılıklı eleştirilerle havanda su dövüyoruz, paketin ambalajını konuşuyoruz.

Halbuki ekonomik durgunluk dönemlerinde, sorun kısa ve uzun vadeli hedeflerin çok açık şekilde saptanmasıdır.Sadece günü kurtarmaya yönelik önlemler var olan dengesizlikleri çözecek yerde sorunların ağırlaşarak geri dönmesine sebep olur.

Ekonomik durgunluktan zarar gören kesimlerin hangisine destek olunacağındaki tercihleri ve önceliği doğru yapmak gerekiyor. Her ağlayana emzik vermek, krize çözüm değildir.

Sorumsuzca dış borç yapan ve riskli yatırımlarda para kaybederek şimdi ceplerine para konulmasını isteyenlerin zararını çalışan kesim ödemek zorunda da değildir. Bu dönemde kimseye bedavadan kaynak aktarılmamalıdır.

Krizin olası etkileri konusunda halk doğru bilgilendirilmeli, atılması gereken adımlar zamanında atılmalı ki ülkedeki güven bunalımı daha da derinleşmesin. Herkes kriz psikolojisi içine girip harcamalarını kısmaya, iş hacmini daraltmaya, ödemelerini ertelemeye başladı, ekonomi ani bir frenle çakılma noktasına gelebilir.

Paketin ambalajı değil içeriğidir önemli olan. İçi boş bir paketi sadece ambalajlayarak sunmak, çocuk her ağladığında emzik vermekle eş değerdir.

Dış denge mi, dış finansman mı, iç talep mi, dış talep mi, enflasyon mu?...hedeflenen her ne ise, çalışanlar mı, sanayi mi, tarım mı, hizmetler mi, KOBİ’ler mi?...öncelik hangisi ise alınacak tedbirler bir an önce devreye sokulmalı, “biz dünyanın en güçlü 20 ekonomisi içinde yer alıyoruz, karamsarlığa gerek yok, Türkiye sağlam zeminde, bakın küresel kriz teğet geçerken aniden inişe başladı bile” gibi temeli olmayan kof söylemlerle her seferinde Türkiye’nin ağzına emzik uzatılmamalıdır.

Son iki senedir ekonomimiz maalesef ki çok kötü yönetiliyor. Ekonomik krize karşı alınması gereken önlemlerde çok geç kalındı.

Türkiye’nin mutfakta pişen yemeğe bir an önce ihtiyacı vardır!

Hiç yorum yok: