"Kırk kadem yoldan dahi duysam beni bir hoş eder, kavrulurken, çevrilirken rayihası kahvenin" diyerek kokusunun hoşluğunu ve bize verdiği keyfi anlatmış Şair.
Siz de benim gibi kahvenin kokusuna bayılanlardan mısınız?
Ben sadece Türk kahvesinin değil filtre kahvenin kokusuna da bayılıyorum. Beni çok canlandırıyor bu kahve kokusu. Dinginleşiyorum, sinir stres ne varsa alıp götürüyor.
Az önce telefonda bir rehber arkadaşımla konuştum; turdan yeni dönmüş, her şey yolunda gitmiş, turistler de memnun ayrılmışlar.
Kahve içiyorum deyince bu turdaki bir anısını anlattı bana; turda 35 Alman turist var, 3 de Türk, yani şoför, muavin ve rehber arkadaş. Otobüs mola yerine geliyor, içeri giriyorlar, muavin biraz heyecanlı bir tipmiş. Geleneksel Türk misafirperverliğini göstermek üzere turistlere sormadan kendi kendine sipariş veriyor ve sesleniyor:
"35 orta şekerli Türk Kahvesi, 3 tane nescafe biri sütsüz". Türk kahvesi Almanlar’a kendilerine de Nes!...ne tuhafız.
Kapadım telefonu ve yazmaya karar verdim…Kahvenin Kokusu
Kahve’nin özgeçmişini Google amcaya sordum, bir sürü şey çıktı, özetle şudur;
Kahve’nin anavatanı Habeşistan yani şimdiki Etiyopya. Ancak Habeşler kahve tanelerini un haline getirip ekmek yapmakta kullanırlarmış. Ayrıca tıbbi amaçlı olarak kahve tanelerini kaynatıp suyunu içer ve "sihirli meyve" olarak adlandırırlarmış.
Her ne kadar kahvenin anavatanı Habeşistan olsa da Araplar kısa sürede kahveyi tekellerine almışlar. İstanbullular’ın kahveyle tanışması ise Yavuz Sultan Selim'in 1517'de Mısır'ı fethetmesinden sonra olmuş.
Kahve, ulaştığı yerlerde önce tepki uyandıran bir içecek olmuş. Nedendir bilinmez, yöneticiler kahve içmeyi yasaklamış, cezalandırmışlar. Ancak hiçbir yasağın fazla uzun sürmediği gibi kahvenin karşı konulmaz yükselişine de engel olunamamış. İstanbul’dan Avrupa’ya yayılmış.
Kahvenin bu denli sevilmesinin ardında, içerdiği kafein maddesi gizli. Kafeini de Wiki teyzeye danıştım; "Kafein, tein, matein ve guaranin olarak da bilinir. Bir alkoloid olan kafein doğal olarak kahvede, çayda bulunur.Kafeinin karateristik, yoğun bir acı tadı vardir. Kola gibi bazı gazlı içeceklere tat vermesi için eklenmektedir.Kafein, merkezi sinir sistemine etki ederek, beyne giden ve beyinden gelen mesajları hızlandıran böylece kişinin daha uyanık ve aktif olmasını sağlayan bir uyarıcıdır.”
Kahve kokusu dünyanın sayılı güzel kokularından; kahve çekirdeklerini şöyle avucunuzda sıkıştırın , sonra avuç içinizi koklayın, çıkan kokudan mest olursunuz. Kahve satan dükkanların önünden geçerken mis gibi kavrulan kahve kokusunu, hani o doya doya içimize çektiğimiz kokuyu sevmeyen var mıdır? Belki de vardır, kim bilir?
Kahve içmek de ayrı bir sanat ayrı bir keyif. Pişirmesi de ayrı bir hüner. Şöyle bol, yumuşak kadife gibi köpüklü, iyi kaynamış mis gibi kokan bir kahveyi kim sevmez ki?
Kırk yıllık hatırı da cabası. Bir arkadaşımızla sohbet sırasında içtiğimiz bir fincan kahvenin bize verdiği güven duygusunu bir düşünün bakalım. Akşam yemeğinden sonra sevdiklerinizle içtiğiniz bir fincan kahvenin verdiği huzuru hissedin. Ne zaman bir kahve kokusu alsam arkadaşımın sevgisini hissederim ya da sevgi dolu gözlerini hatırlarım. Çok mu romantik?…ama öyle.
Sigara karşıtları bana kızacak ama yazmadan geçemeyeceğim…kahvenin yanında şöyle bir de “cigarayı” tüttürdünüz mü of of ne keyiftir o.
Kahvenin kokusunu yazarken aslında niyet şudur ;
“Gönül ne kahve ister ne kahvehane, Gönül sohbet ister kahve bahane.”
Bir de gönderme;
"Kahvelerim pişti gel,
Köpüklerim taştı gel.
İyi günüm dostları,
Kötü günüm geçti gel."
2 yorum:
Fincanı içip ters çevirirsem ne olcak :)
Ne diliyorsanız, neyse haliniz o çıksın:))
Yorum Gönder