24 Ara 2008

Kar Türkiye’yi teslim alacak

Her yerde kar yağacakmış, şaşar yanılır Antalya’ya da yağar mı acaba? Geçtiğimiz kış bir gün kısa süreli yağmıştı, sevinçten deliye dönmüştük.

Bugün Akdeniz fırtınalı, hani öyle çok uğuldayan cinsinden değil, güneşin altında üşüten cinsinden. Bir durup bir esiyor. Akdeniz mi fırtınaya yoksa fırtına mı Akdeniz’e bir şeyler söylemek istiyor, anlaşılmıyor. Sanki akşamdan kavgalı sevgililer gibi, karar veremez bir halleri var. Akdeniz üşüyor bugün.

Toroslar, Akdeniz’le fırtınanın flörtüne çaktırmadan, yandan yandan bakıyor. Kahvem de Toroslar’a eşlik ediyor. Toroslar derken yanında bir vurgu ile tamamlamak istedim ama bulamadım. Acaba bir şey hissettiremedi mi bana? Çok da yüksek ve heybetli görünüyorlar, doruklarında kara benzer birşeyler var.

“Kar Türkiye’yi teslim alacak”…

Bu haber bana Ankaram’ı, eski günlerimi hatırlatıyor. Bir de soğukta kalan, yatacak yeri olmayan, yakacağı olmayan insanları ve de sokak hayvanlarını aklıma düşürüyor.

“Eskiden ne güzel kar yağardı” gibi duygusallığa da girmeyeceğim ama Antalya’da yaşayanlar hep kara özlem duyarlar. Yazın nemi ve aşırı sıcağı, kışın yağmuru ve fırtınası, hiç kar görmeden sokakta oynayan çocukları var Antalya’nın…Karın kokusunu hissetmeden, kar topu yapamadan ve arkadaşına atamadan büyüyen çocuklar. Saklıkent var ama kesmiyor…Şöyle lapa lapa yağan karın beyazlığını özlüyor insan.

Soğukta kalanlar nasıl çözüm buluyorlar acaba? İllaki de bir saçak altına giriyorlardır, dışarıda donarlar yoksa. İnsan veya hayvan ne farkeder, ikisi de can ve zaten kader onları o veya bu şekilde aynı kategoriye sokmuş. Şimdi bazılarınız buna kızabilir insan ve hayvan aynı mı diye. Bu soğukta dışarıda kalmak zorunda iseniz, evet bence aynı. Yurdumda da bunların çok olduğunu biliyorum.

“Kar Türkiye’yi teslim alacak”…

Keşke teslim alan sadece kar olsaydı…Tertemiz, mis kokulu kar. Tüm ayrışmışlıkları, bölünmüşlükleri, pislikleri örtebilse. Beyazlığı ile ısıtabilse idi yürekleri ve temizleyebilseydi içimizi, dışımızı.

“Kar sendin, kar bendim, kar bizdik, eridik, eridik, eridik”

Kahvem buz gibi oldu…

Hiç yorum yok: