Gün be gün tükendiğimizin farkında değil misiniz? Yaşantımızdan, birbirimizden eksiliyoruz...
Halbuki ne kadar çoktuk yakın bir zamana kadar. Azalmamızın tek suçlusu “zaman” mı? Yoksa suçlamamız gereken kendimiz miyiz? Kendi kendimizi azaltırken, birbirimizi azaltırken suçu birde zamana atıyoruz.
İspanyol bilim adamları ebedi gençliğin formülünü bulduklarını iddia etmişler. Vücutta doğal olarak oluşan bir enzimin miktarını arttırmanın, hücrelerin ölümüne engel olacağına, daha uzun, sağlıklı ve yaşam dolu bir hayata imkan sağlayacağına inanıyorlarmış. Fareler üzerinde denemişler, farelerin daha uzun yaşadıklarını görmüşler. (milliyet.com.tr)
Bilimin sınırı yok. Her şey biz insanlar için. Daha çok yaşabilmek, daha sağlıklı olabilmek, hatta ölümsüz olabilmek için uğraşıyorlar. Ama bilim anlamıyor ki insanoğlunun ömrünü uzatmaya çalışırken, insanoğlu kendi ömrünü kısaltmak, azaltmak ve eksiltmek için elinden ne gelirse yapıyor.
Ne tezat…Neden insanoğlu uzun ömürlü olmaya çabalar ki bir yandan azalmak, azaltmak, birbirini yok etmek için bu kadar katakulli yaparken?
Hayatı artırmak yerine azaltmak için gelmişiz dünyaya sanki…Ucu ucuna yaşamaya alıştık hep günü kurtarma telaşındayız. Dünden bahsederken sanki tarih öncesini anlatıyoruz.
Kendimizi tüketirken, geride kalanlar da birbirine azalıyor…
Sevgilerin, aşkların, dostlukların, kardeşliklerin, hoşgörünün, sabrımızın, merhametimizin, iyi niyetimizin azaldığını, azalttığımızı hissetmiyor musunuz?
Diyebilir misiniz ki “hayır, ben çoğaltıyorum bunlarımı her gün”...bir yanda bozuk para gibi harcarken?
Çoğaltabildiğimiz için midir bu ruhumuzdaki kaoslar, bedenimizdeki huysuzluklar, çevremizdeki huzursuzluklar?
Beyin hücrelerimiz çocukluğumuzdaki gibi taze ve saf mı?
Azaltırken kendimizi, yüreğimizin bir yanını da tüketmiyor muyuz?
Çocuklarımızı sevmeyi bile unutuyoruz zaman zaman…
Evlerde kadınlar feri kaçmış gözleri ile bir o yana bir bu yana koşuşturuyorlar…
İş yerinde kafası kızmış adamın evine geri dönmesi yüz yıllarını alıyor…
Yan odada bilgisayarının başında oturan genç kapısını kilitliyor ailesine, tüm dünyaya...
Köylü toprağına azalıyor, kentte çoğalacağını sanıyor…Kentli dar sokaklarda kayboluyor, nefes alamıyor...
Kendimize, ailemize, topluma azalıyoruz.
Yaşamanın kendisi, özü ne kadar çok halbuki.
Bilim adamları insan ömrünü uzatmaya çabalıyor…İnsan daha uzun yaşasa ne olacak ki yaşamı bu kadar tüketmeye uğraşırken.
Beyhude çaba !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder