16 Kas 2008

Hangi Avrupa kültürü, hangi Avrupalı İstanbul, hangi Avrupalı Türkiye?


Biz en iyisi mi “arabesk” e devam!

Avrupalı olmanın, Avrupai olmanın ne olup ne olmadığı “Avrupa Kültürü Nedir?” başlığında masaya yatırıldı.

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne dahil olma sürecinin tartışıldığı ve 2010'da Avrupa Kültür Başkenti İstanbul için çalışmaların sürdüğü şu günlerde, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İstanbul Kültür Sanat Vakfı(İKSV), bir sempozyum düzenleyerek “Avrupa Kültürü” nü sorguladı.

"Avrupa Kültürü Nedir Sempozyumu"nda konuşmacılar; Avrupa Birliği genişleme politikası çerçevesinde kültürel çeşitliliğin arttığı bir ortamda, "Avrupalılık" kavramının ön koşullarından biri sayılan "Avrupa Kültürü" nün ne olduğunu irdelediler.

Sempozyumda “Avrupa kültürü nedir? Balkan ülkeleriyle Batı Avrupa ülkeleri arasında yakın bir kültür ilişkisi bulunduğu söylenebilir mi? Çok kez belirtildiği gibi, Avrupa kültürü Hıristiyan kültürü anlamına mı gelir? Yoksa sanayide ilerlemiş ülkelerin kültürleri mi Avrupa kültürü sayılıyor? AB, kültürü temel alan bir oluşum değil de çift kutuplu bir dünya döneminde Doğu Bloku’na karşı kurulmuş bir siyasal yapı mıdır?” sorularına yanıtlar arandı.

Umarım “Avrupa Kültürü nedir?” sorusuna yanıt bulunmuştur. Zira, Avrupalılaşma deyince yıllardır mangalda kül bırakmadık. Avrupa ile Asya arasına sıkışmış bir Türkiye’nin politik, stratejik, ekonomik ve sosyolojik öneminin vurgulanmasından öteye gidemedik.

Yıllardır temcit pilavi gibi aynı cümleyi kurup durduk; “Ne Avrupalı olabildik ne Asyalı” diye dertlendik. Nereye ait olduğumuza bir türlü karar veremediğimiz için de her konuda arada sıkıştık kaldık.

Tanzimat'tan beri bu konu bizim gündemimizden zaten hiç düşmedi; Avrupa'nın daha birleşmeye gitmediği , sınırlarının en keskin olduğu, soykırımların gerçekleştirildiği en milliyetçi ve en dinci dönemlerinde bile hep ulaşılması gerekli bir Avrupa hayal ettik.

Cumhuriyetin kuruluşunu takiben “Avrupacı” olduğumuzu sandık. Sonraları bir de buna Amerikancılık eklendi.

Günümüze gelindiğinde geriye dönüp baktığımızda ne Avrupalı, ne de Avrupacı olabilmişiz. Avrupa kapitalizmininin vahşiliğine ve acımasızlığına entegre olmaya çabaladıkça insani değerlerimizi de yitirdiğimizle kalmışız. Kültürünü algılamaya ve sahiplenmeye çalıştığımız Avrupa’nın, menfaatleri doğrultusunda kullandığı bir ülke olup çıkmışız.

Başbakan Recep Tayip Erdoğan, AKP’nin Gençlik Kolları'nca düzenlenen bir toplantıda bakın Avrupalılığı nasıl tariflemiş? "Bana göre Avrupalı olmak, insanlığa yeni ufuklar açmak, dünyaya, hayata, barışa katkı sağlayacak yeni fikirler üretmek demek."…

Türkiye 2 asırdır Avrupa’ya bakarak ufuk açmaya, kültürünü geliştirmeye, barışın nasıl temin edileceğini anlamaya çalışmış ama sonuçlar ortada; Bugün 2010 Avrupa (dışı ülkeler !) Kültür Başkenti İstanbul “her” yönü ile üstümüze yıkılıyor.

Bugün Türkiye acaba kendini ne kadar Avrupa kültürü ile entegre olmuş hissediyor?

Hadi Anadolu’yu bir yana bırakalım, sadece İstanbul bazında düşünecek olsak bile, “Avrupa Kültürü” denince anladığımız sadece tarihi eserlerin korunması, sanatçıların ön plana çıkarılması, kültür ve sanat festivallerinin düzenlenmesi, daha fazla turist gelmesi midir?

The Economist dergisinin periyodik yaşanabilir kentler değerlendirmesinde 128 kent içinde 92. sıradan 104. sıraya gerileyen İstanbul artık can çekişiyor. Biz hala “Avrupa Kültürü nedir ” sorusuna yanıt arıyoruz.

İstanbul’un yıllardır çözülememiş ve kangrene dönüşmüş sorunları varken; trafiğe, altyapıya, depreme ve susuzluğa yönelik çalışmalara hız verilmesi gerekirken, yapılan icraatlar belli bir çevreye rant yaratmaktan öteye gitmezken, kentin yüzde 60’ı ruhsatsız, kaçak, izinsiz iken hangi Avrupa kültürü? Hangi Avrupalı İstanbul?

Nüfusunun yarısı açlık çekerken, sokaklar suçlu kaynıyorken, terörle baş edilemezken, insan hak ve özgürlükleri ayaklar altında ezilirken, iki kişi yanyana gelip herhangi bir fikri kafamızı gözümüzü yarmadan tartışamıyorken hangi Avrupa kültürü? Hangi Avrupalı Türkiye?

Daha hangi birisini sayayım…Biz en iyisi mi “arabesk” e devam.

Hiç yorum yok: