27 Kas 2008

Kürt sorununa Fethullah Gülen reçetesi mi?


Türkiye’ye yeni bir elbise biçiliyor..İslami Milliyetçilik!

Amerikan İstihbarat Konseyi 2025 yılı için dünyanın gideceği yön hakkında bir takım tahminlerde daha doğrusu kehanetlerde bulundu.

Bu kehanetlerin bir kısmı da Türkiye ile ilgili; Raporda Türkiye’nin 2025 yılında dünya ve ortadoğu konjonktüründeki yerinin ve yönünün “ İslami ve milliyetçi eğilimlerin bir karışımını içeren Türk-İslam sentezi” şeklinde olacağı ifade edilmiş. Önümüzdeki on beş yıl içinde Türkiye’de dinci ve ulusalcı çizginin güçleneceğini iddia ediyorlar.

Bu tip tahminlerle, “gelecekte nasıl bir Türkiye?” çalışmaları ve projelendirmeler yeni bir şey değil. Amerika 1945’ten beri bunu hep yapıyor. Bir elbise hazırlıyor, yakası kolu, şekli şemali belirleniyor ve Türkiye’ye giydiriliyor. Amerika’daki malum düşünce kulüplerinde (think tank) , Türkiye’den de sivil bürokrat, asker, iş dünyası, bir takım aydınlar v.b katılımcılar ile bu konular sürekli ve sistematik olarak tartışılıyor ve detayları işleniyor.

“İslam-Milliyetçi sentezi” konusu bugün ortaya çıkmış yeni bir proje de değil. Son yıllarda BOP’un tutmadığı görülünce bu proje ortaya atılmaya başlandı. Tezahürleri de tabiki gecikmedi. Bir takım millliyetçi yaklaşımlar, söylemler, ulusalcılıkla dinciliği sentezleyen açılımlar, özellikle son günlerde siyaset pratiğinde de yerini buluyor.

“İslam-Milliyetçi sentezi” yaklaşımında, öne çıkan hareketlerden birisi de Fethullah Gülen’in başını çektiği Gülenist hareket. Daha önce ılımlı islam modeli için de Amerika tarafından desteklenmiş olan bu hareket, özellikle Türki devletlerde, Afganistan,Pakistan ve Ortadoğu’da (özellikle Irak’ın Erbil bölgesinde) çok büyük eğitim ve sağlık yatırımları yapıyor. Fethullah Gülen, “Medeniyetler ittifakı” yutturmacasının nerede ise öncüsü haline geliyor.

Yine geçtiğimiz hafta medyaya yansıyan bir haber vardı; “Fethullah Gülen'e yakınlığıyla bilinen Feza Eğitim Kurumları'nın Kuzey Irak'taki Erbil kentinde kurduğu Işık Üniversitesi’nin açılış törenine 6 AKP milletvekili katıldı. Törende Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın gönderdiği 'kutlama' mesajı da okundu” diyordu haberde.

Bu üniversite Irak’ın Erbil bölgesinde Gülenist harekete dahil olmuş yatırımcılar tarafından kurulan ilk eğitim kurumu değil, 1994’ten beri başka okullar da yapıldı..

Ayrıca, özellikle 2005 yılından beri, Gülenist hareketin ilgisinin önemli bir bölümünü güneydoğu sorununa çevirilmiş ve hatta Kürt sorununa “Gülenist reçete mi?” iddiaları ortaya atılmıştır.

Gülen’e yakın gazete ve internet sitelerinde “Gülen’in güneydoğu reçetesi” içerikli yazılar yazılmakta, Gülenist’ler bölgedeki yoksul halk için “gönüllü” eğitim, gıda ve sağlık hizmetlerine hız kazandırmakta, hemen her ilde açılan üniversiteye hazırlık dershanelerinde ve okuma salonlarında, maddi durumu kötü öğrencilere yine aynı bölgelerden gönüllü eğitimciler vasıtasıyla ücretsiz eğitim imkanı sunulmaktadır. Öğrencilere özel yurtlarda ücretsiz barınma imkanları sağlanmış, gönüllü sağlık görevlileri de bölgedeki yoksul ailelere ücretsiz sağlık hizmetleri götürmektedir. İhtiyaç sahiplerine gıda, giyecek, yakacak yardımı yapılıyor. Gülen’in tavsiyesi üzerine, Kurban Bayramı’nda kesilen yüz binlerce kurbanın eti Güneydoğu’ya gönderildi ve uygulamanın bu Kurban Bayramı’nda da sürdürülmesi planlanıyor. Önemli dini günlerdeyse güneydoğu’nun tüm illerinde aynı anda ortak organizasyonlar düzenleniyor.

Sadece Gülen cemaati de değil, Güneydoğuda Nakşibendiler’den Hizbullah’a kadar farklı dini örgütlenmeler var ve oldukça da yaygınlar. Sosyal yardımlaşma ve vakıf adı altında devletin bir takım olanakları da kullanılıyor.

Sonuç olarak; Amerikan İstihbarat Konseyi tarafından yapılan 2025 yılı Türkiye tahminleri (İslam–Milliyetçi sentezi) yeni ortaya çıkmış bir şey değildir. Gülenist hareketin Irak Erbil’de üniversite açılışı ile hemen hemen aynı günde bu tip bir haberin servis edilmesi de düşündürücüdür.

"İslami Türk veya İslami Kürt" Milliyetçiliği sentezi tarzında reçeteler , bugün Türkiye’nin en ciddi tehlikeleridir. Devlet kademesinin zihninde de eğer böyle bir düşünce varsa, bu düşünce Türkiye’yi şimdikinden çok daha ciddi boyutda bir “bölünme” tehlikesi ile karşı karşıya getirebilir.

Türkiye’ye elbirliği ile yeni bir elbise biçiliyor… “İslami milliyetçilik” elbisesi.

Giyildiğinde çok ciddi sonuçlar yaratabilecek dini radikalizm ile şovenizmin birleşimi bir elbise bu…en tehlikelisi !

Bu elbiseye dikkat!

Hiç yorum yok: