Ekonomik kriz mi? Ekolojik kriz mi?
Hangisi daha yıkıcı, hangisi canlı yaşamı için çok daha büyük bir risk taşıyor?
Tüm dünya ekonomik kriz haberlerine kilitlendi. Kim tahmin edebilirdi ki mali sistemlerdeki başı bozukluk ve denetimsizlik, dünyayı ekonomik krizin pençesine alacak, dev gibi bankalar iflas edecek, ekonomiler daralacak?
Bu soruya uyarı niteliği taşıyan bir yanıt, İspanya’nın Barselona kentinde düzenlenen dünyanın en büyük çevre kongresinden geldi;
“Sadece ekonomi değil gezegendeki tüm canlı yaşamı krizde!”.
Ekolojik dengedeki bozulmalar ve denetimsizlik, yaşanan ekonomik krizden çok daha büyük boyutlarda yer küreyi ve üstündeki canlı hayatını tehdit ediyor.
5-14 Ekim arasında yapılan ve 171 ülkeden 8 bin uzmanın katıldığı Dünya Doğayı Koruma Kongresi’nde yapılan tesbitlere göre;
"Yaşayan her dört memeli türünden birinin nesli tükenmek üzere. Doğadaki kriz yaşanan ekonomik krizle benzer özellikler gösteriyor. Biyolojik çeşitlilikteki kayıp, finansal kayıptaki kadar büyük önem taşıyor".
Dünya Bankası`nın eski şef ekonomistlerden Nicholas Stern ise Hong Kong’da düzenlenen bir konferansta yaptığı konuşmada "Küresel ısınmayı göz ardı etmenin yarattığı riskler, mali sistemin yarattığı riskleri göz ardı etmenin yarattığı sonuçlardan çok daha büyük olacaktır" diyor.
Ekonomik durgunluktan çıkarılacak ilk dersin, ekonomide talebi artırmanın en iyi yolunun, gelecekte düşük karbonlu bir büyümeye odaklanmak olduğunu, bunun kitlesel kamu taşımacılığı, enerji ve yeşil teknolojileri içerdiğini de belirten Nicholas Stern, raporunda şu saptamalara yer veriyor;
"Dünyanın toplam (küresel) gelirinin her yıl sadece yüzde bir kadarı bu tehlikenin önlenmesi için harcansa, felaket (daha doğrusu kıyamet) önlenebilir. 15 yıla varmadan dünyanın zararı 7 trilyon doları bulacak. Afrika kıtası bütünüyle çöle dönüşecek, Asya`da 200 milyon kişi evsiz kalacak. Deniz seviyesi 6 metre yükselecek. Kimi ülke yeryüzünden silinecek, birçoğu küçülecek. Ortalama sıcaklık 3 derece daha artınca mevcut hayvan türlerinin yarısı yok olacak".
Tüm bu saptamaların doğrultusunda dünyadaki herhangi bir krizin çözümü için, önce doğayı kurtarmak gerekiyor. Zira “ekolojik kredimiz” artık tükenmek üzere.
Eğer gezegendeki doğal kaynaklardan tüketimimiz bu hızla giderse 2030`larda yaşam biçimimizi korumak için iki dünyaya ihtiyacımız olacak.
Türkiye’de ise; yaşayan 73 milyon insanın şu anki tüketimiyle doğaya verdiği zararı karşılayabilmek için, neredeyse 0, 65 Türkiye daha lazım.
Ekonomik krizlerin önlemi alınabilir ama “ekolojik kriz” ile kaybedilecek canlı yaşamı ve gün geçtikçe yitirdiğimiz yer küre nasıl yerine getirilecek?
(Kaynak : http://www.outdoororacle.com/ )
1 yorum:
Yine Beran Uzer inceliğinde bir yazı. Gündemin satır arasını okuyabilmek... Hayata hep büyüteçle baktığımız için yaşamın tam bir resmini göremiyoruz..
Şimdi bizim için daha yıkıcı bir konu var sevgili Beran "ahlaki kriz"....
Yaşam alanımızda hep var olan ama görmezden geldiğimiz ahlaki erezyon....
Çocuklarımıza
Bakıma muhtaş yaşlılarımıza
Zeka-Bedensel özürlülerimize verdiğimiz kıymet.............................................
aslında yaşanan krizlerin ne derece fakında olduğumuzu da göstermiyor mu?
kendi iç dünyasına gömülü bir toplumun, parçası olduğu doğayı bu kadar görmezden gelebilmesi?
tanı nedir ben bilmiyorum...
kalemin hiç kurumasın.
seni okuyup, düşleri/düşünceleri paylaşmak çok güzel..
Sesim sende bir yer buluyor. Boşluk da dağılıp gitmiyor..
İnsana varlığını hissettirebiliyorsun çünkü..
sevgilerimle..
Yorum Gönder