28 Eki 2008

Blogspot açıldı, kablumbağlarım özgürlüğüne kavuştular


Blogger/Blogspot'a erişim mahkeme kararı ile engellendiğinde Milliyet Blog'da bir yazı yayımlayarak diğer blogdaşlarım gibi bu demokrasi ayıbını kınamıştım.
İşte kınama yazım;

Blogspot kapatıldı, kablumbağlarımın hayatından endişeliyim

Blogspot / Blogger erişimi mahkeme kararı ile engellendiği için blogumda bulunan ve bloguma her girişimde yem vererek sanal olarak beslediğim, büyüttüğüm, benimle ve blogumla bütünleşen 2 adet su kaplumbağmın hayatından endişe ediyorum.

Hatta kaplumbağlarım, internetin demir parmaklıkları arkasında işkenceye tabi tutuluyor bile olabilirler.

İnternet için dediler ki ; “bak burası bilgi otobanı, burada yol alacaksınız, son sürat her bilgiye ulaşabileceksiniz”.

Bilgi otobanının orta yerinde istibdat sevdalısı kafalar oturmuş, blogcuların düşüncelerini demir parmaklıklar arkasına hapsediyorlar.

Benim düşüncelerimi, yazılarımı, resimlerimi, kaplumbağalarımı demir parmaklıklar arkasına hapsedenlerden hesap sormak istiyorum.

Bloglarında şiirleri, yazıları, resimleri, fotoğrafları, karikatürleri, yemek tarifleri, nakışları ve tüm benliği ile kendini ifade etmeye çalışanların özgür düşüncelerini demir parmaklıkların arkasına hapsedenlerden hesap sormak istiyorum.

Baskı, sansür, gözetleme, kapatmalar ile internete erişimimizi, bloglarımıza ulaşmamızı yasaklayan teknoloji düşmanlarından hesap sormak istiyorum.

Osmanlı, Avrupa’dan 400 yıl sonra matbaayı kullanmış. Neden? Müslüman tebaanın “kitap çoğaltması” yasaklanmış da ondan. İstibdat beyinleri insanlar okumasın, öğrenmesin, bilgilenmesin, ot gibi olsun, fikren güçlenmesin istemişler. Tıpkı bugün olduğu gibi.

Şimdiki zihniyetin ne farkı var? Toplum artık düşünüyor, yazıyor, eleştiriyor diye mi korkunuz?

Teknoloji üretmeyi bilmeyen zihniyetlerin aklına ancak “men etmek” geliyor.

İstibdat sevdalısı kafalarla gidilen yol bilgi otobanı değil olsa olsa uçurumun yamacında ki keçi yoludur... Her an aşağı uçabilirsiniz. Uçururlar.

İnternete yasak koymak da, medyayı haklamaya çalışmak da aynı kafaların marifetidir.

Bunların “özgürlük anlayışı” işte bu kadardır.

Bunların “demokrasi” anlayışı işte bu kadardır. "

***

Bu yazıma ilham kaynağı olan kablumbağlarım; sayfamda da gördüğünüz gibi birinin ismi "punto", diğerinin ki "munto".
Onlar bir obje, blogumda kendimi ifade edebilme özgürlüğümün ve internet kullanıcılarının bilgi edinebilme özgürlüğünün simgeleri.

Kablumbağlarım kazandı !

Özgür düşünce ve ifade için fikir ve güç birliği kazandı !

Demokrasi kazandı !

Bugün blogger/blogspot erişime açıldı.

***

Konu ile ilgili yayınlanan basın bildirgesi ;

Bilişim Sivil Toplum Kuruluşları Basın Bildirgesi

Türkiye İnterneti Yasaklama Ayıbından Kurtulmalıdır !

Youtube 6 aya yakındır yasaklı. Myspace, Dailymotion, Dawkins, ve
nihayet Blogger yasaklandı. Wordpress ve Alibaba'yı yasaklamaktan
çekinmedik. Son bir yılda 5651, kişilik hakları ve fikri ve sinaihaklar
nedeniyle bini aşkın webi yasakladık. Türkiye dünya internetine kendi
kurallarını empoze etmeye çalışıyor ve bunu sadece yasaklarla yapmaya
çalışıyor. Yapılanlar, Anayasaya aykırı, Hukukun temel ilkelerine ters,
bu iş için çıkartılan 5651'ın 9. maddesini ihlal ediyor. Yasaklamalar,
savunma almadan, tebliğ edilmeden, tedbir olarak alınmasına rağmen, bir
ceza olarak uygulanıyor. Yasaklar, suçluyu değil, sıradan Türk
yurttaşını, ve internet üzerinden iş yapmak isteyen, görüşlerini
paylaşan, Türkiye'yi dünyaya tanıtmak isteyen girişimci, öncü
yurttaşlarımıza zarar veriyor; yasaklar pire için yorgan yakarak
adaletsizlik yaratıyor. Kanımızca, mahkemelerimiz ve diğer ilgililer
kolaycı bir yaklaşımla herşeyi yasaklayarak, haksızlığa sebeb olarak
suç işliyorlar; tazminat davalarına muhatab olacaklardır. Yasaklar,
Türkiye'nin AB, Demokrasi ve Bilgi Toplumu projeleriyle uyuşmuyor.

Ülkemizin yasakçı bakış açısından vazgeçip, tüm dünya ile birlikte
yönetişim ilkeleri ışığında internetdeki "zararlı" içerik ve bilişim
suçları ile mücadele etmelidir. Bu mücadele tek başına kamu otoritesi
ve mahkemelerle yapılacak bir mücadele değildir. Yasaklamalar,
bilenlerce kolayca delinmekte, gittikce artan bir oranda, yurttaşların
bu yasakların aşılması bilgisi yayılmaktadır.

Sivil toplum örgütleri bu sürecin bir parçası olarak çalışmaya hazırdır.

Yeter ki makulde uzlaşmak istensin ve diyalog kurulsun. Örneğin, çocuk
pornosu, ihtihara teşvik konularındaki yasaklamaların, uzman görüşü
ışığında mahkemelerce yapılmasına hiç bir itirazımız yok. "İkaz
et/Kaldırt" yönteminin uygulanması istiyor, ve bu sürecin parçası olmak
istiyoruz.

Kısa vadede ülkemize büyük zarar veren bu trajedinin önlenmesi için
acil tedbir alınmalıdır. En başta, Ankara ve İstanbul'da 2 uzmanlaşan
mahkeme geçici bir süre için İnternet yasaklarına bakmalıdır. Adalet
Bakanlığı, Barolar Birliği, Yüksek Hakimler Kurulu bu konuda Sivil
Toplum Kuruluşlarıyla işbirliği ile böyle bir yapılanmayı sağlamalıdır.
Telekomunikasyon Kurumu, katalog suçları dışındakiyasaklamalarda da, resen yetkilerini artırmadan, mahkeme kararlarınınuygulanmasında aracı olmalı; 5651/9'un uygulanmasında üzerine düşen sorumluluğu almalıdır. Ama, TK resen karar verme yetkisini acil haller
dışında kullanmamalı, ilgili mahkemeden karar almalıdır. 5651'in
yönetmelikleri gözden geçirilip, hem katalog dışı yasaklamalar, ve yurt
içi/ yurt dışı konusu; hemde "yasaklı nesnenin kaldırılması" konusunu
berraklaştırmalıdır. Youtube yasağı açmazını çözmenin tek yolu budur.

Yasakların ancak son çare olarak, bütün yollar bittikten sonra
uygulaması benimsenmeli; o halde bile nesne temelli engelleme
yapılmalıdır. TK bunun mali sorumluluğunu almalıdır. Nesne temelli
engellemenin yapılması Bilişim Kurultayı ve İnternet Konferansı gibi
açık ortamlarda ilgili taraflar ve uzmanlarca tartışılmalıdır.

Uzun vadede 5651'i kaldırıp, Siber Suçlar sözleşmesine uygun, Adalet
Bakanlığı Komisyonunca hazırlanan ve askıya alınan taslakla başlayarak
yeni bir düzenlemeye gitmeliyiz. Sektörle ortak yapılar
(self-regulation/co-regulation) kurmalıyız.

Türkiye internetin marjinal problemlerine cok fazla enerji harcıyor.
Asıl, İnterneti demokrasimizi geliştirmek, toplumsal kalkınmaya katkı
vermek ve bilgi toplumu yönünde nasıl kullanırız konularına kafa
yormamız gerekir.

İnternet Yaşamdır !


İnternet Teknolojileri Derneği - İNETD
Türkiye Bilişim Derneği - TBD
Türkiye Bilişim Sektör Derneği -- TÜBİDER
Linux Kullanıcıları Derneği - LKD
Tüm İnternet Evleri Derneği -- TİEV
Türk Kütüphanecileri Derneği -- TKD
Üniversite ve Araştırma Kütüphanecileri Derneği -- ÜNAK
Tıp Bilişimi Derneği - TürkMIA
ODTÜ Mezunları Derneği -- ODTÜ MD

Hiç yorum yok: