12 Eki 2008

Şişman kadınlar


“Bir dirhem et bin ayıp örter” deyişi geçmişte kaldı.

Şimdi bir dirhem etin fazla olsun, değil ayıp örtmek, bizatı ayıbın ta kendisi haline geldi.

44 beden üstü müsün ?... cık cık cık ne ayıp…o taşıdığın bir dolu etle toplumda bir hiçsin!

Bu yazıyı yazmama neden olan olay, bugün bir AVM de tanınmış bir bayan giyim mağazasında geçti.

Etine dolgun orta yaşlı ama sportif ve temiz giyimli bir bayanla, tesadüf eseri aynı anda mağazaya girdik. Son derece güler yüzlü ve samimi görünen bayanla mağazanın aynı tarafında giysilere bakıyoruz.

Hafifçe tebessüm ederek “iyi günler, sezonluklar çıkmış ama çok da pahalı, sadece bakacağız bu gidişle” dedi. Ben de kendisini onayladığımı belirten bri kaç sözcük sarfettim. O sırada yanımıza yanaşan tezgahtar kız, bize dönerek “buyrun yardımcı olayım” dedi. Bayan “sadece bakıyorum kızım” yanıtını verdikten sonra, tezgahtar kızımızdan sertçe, beklenmedik bir tepki geldi; “ efendim mağazamızda büyük beden reyonu yok !”.

Bu tepki ile bana da gelenler geldi…

“Hanımefendi size büyük beden reyonunuz var mı yok mu diye sormadı ki! sadece bakacağını söyledi…hadi siz işinize bakın biz de giysilere bakalım” dedim.

Bayan bana döndü ve şaşkın bir ifade ile “Allahallah şişmansak giysiye bakmaya bile hakkımız yok demek” dedi.

Döndüm geldim eve , yazmaya karar verdim…

Şişman kadınlar kendilerinin hep aşağılandığı görüşündeler.

Nedir bu şişman kadınların çilesi? Evde koca “zayıfla” der, erkekler sevgili olarak şişman kadın tercih etmez…yeter ki zayıf olsun ama soğuk, sevimsiz, ruhsuz da olsa olur. İşe girmek için nerede ise beden ölçüsü sorulur, istediğini beğendiğini giyemez…üstüne de sanki suçmuş gibi “şişko” yaftasını yer.

Mağazaya girdiğin zaman , tezgahtar kız tuhaf tuhaf suratınıza bakar… “bunun burada ne işi var ki?” diye geçirir içinden ve anında otomatik tepki gelir… “ bizdekilerin hepsi 42 bedene kadar “, belki kadın yakınına, genç kızına bir giysi alacak. Allah bilir içinden “çattık şişkoya” da diyordur.

Can Dündar bugünki köşesinde; “Çağımız şişmana düşman” demiş ve şişmanların aşağılandığından, çirkinlik ve şişmanlığın artık “kötülük”le ilişkilendirildiğinden bahsetmiş.

“Toplama kamplarına üste para vererek gönüllü yazılan, kendine ve şişmanlığa hakaret ettirerek motive olan, çıkıntısızlığı hayat gailesi haline sokan, giderek küçülen bedenlerden bir ‘toplu ordu’, verdikleri kilolar ve aldırdıkları yağlarla böbürlenerek ve gerdirdikleri derilerden yapılma yeni ırkçılığın bayrağını taşıyarak üstümüze geliyor. ‘Toplu’ hareket etmeliyiz. Kültürel genlerimizdeki balık etine yeniden alışmanın, bedenlerimizle barışmanın zamanıdır.” diyor Can Dündar.

Dila Kurt’un hayatını kaybetmesi üzerine kapatılan zayıflama kampında , zayıflamak isteyen insanları “Çok iğrençsiniz, mandalar!” hakaretiyle motive ediyorlarmış.

Tüm medya, diyetisyenler şişmanları zayıflatmaya ant içmiş sanki.

Toplumda zayıflık, magazinle, sağlık köşeleri ile boyna körükleniyor. Her önüne gelen, bilen de bilmeyen de diyetisyen. Genç kızlarımızda bu yolla şişmanlık kompleksi yaratılıyor. Çünkü artık kabul gören iskelet güzelliği. Çünkü zayıf olan fark ediliyor; iş, aşk, para ve şöhret kapıları zayıfların önünde daha kolay açılıyor.

Bu zamanda şişman olmak bir kabus. Şişman demek küçük görülen, reddedilen, ayıplanan, iğrenilen, istenmeyen demek!

Beslenme ve Diyet Uzmanı İpek Cirit diyor ki; “Kilo vermek isteyen ve bu yüzden bizlere başvuranların sayısı her geçen gün daha da çok artıyor. Bir yandan obezitede yaşanan artış söz konusu. Ama öte yandan aslında normal kiloda olup da 'çok fazlam var' diyerek zayıflamak için bize gelenlerde de ciddi bir artış var. Ve onları normal olduklarına ikna etmekte zorlanıyoruz. İnsanlar zayıflamak istiyor. Çünkü şişmanlık toplumsal hayatta sorun teşkil ediyor. Pek çok iş yerinde görünüme önem veriliyor, 'prezantabl' çalışan aranıyor.”


Şişmanlık; sağlık açısından sakıncalı. Bunun bilincinde olarak sağlıklı ve bünyeye uygun olan zayıflama yöntemlerini uygulamak…evet doğrudur.

Ancak toplumda körüklenen anti-şişmanlık olgusu; ayrımcılıktır.

Üstelik şişman insanların, zayıflara göre çok daha neşeli, sevecen, sıcak insanlar oldukları da bir gerçek.

Atalarımız boşa dememiş “gülerken göbeği oynamayandan kork” diye.

Ne kadar şişman olursanız olun, aynaya bakınca mutlu musunuz? Kendinizi güzel hissediyor musunuz?

Gerisi boş laf...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

gerçekten çok guzel bir yazı...
sızı tebrik ederim ..ben bir erkek olarak sisman kadinlari her zaman daha cekici bulmusumdur ve onlarla beraber olmusundur...esım de sısımandır..tum dunyadakı sisman dusmanlıgının arkasında cok buyuk rant vardır..ınsanları katkı maddlerıyle bezenmıs yıyeceklerle sısmanlatıp,sonra da dıyet urunlaerı satıp sırtlarından mılyarlarca dolar kazanan ucsuz bucaksız bır sektor..dıger taraftan da ınsanları kemık torbalarına dondurmeye calısan modacilar ve kozmetik sektoru ..olay budur aslında..kadın her zaman guzeldır..hatta "kybele" bızım topraklarımızdadır...dısılıgın,guzelligin gucun,anneligin ,kadınlıgın ana figurudur..Zamanla aşırı şişmanlığın tabii ki sğlığa çok zararı vardır ama sagligimiz etrafta o kadar bozacak neden var ki , her şeyden önce bunlar yediigimiz dogal ya da yapay beslenmeyle ilgili..kadın şişman da güzeldir , bana göre şişman daha güzeldir... :)))Her gecen gun katlanarak buyuyen bir alt kultur olarak BBW (Big Beautiful Woman ) olgusu tüm bu onyargılı yaklasımlara karsın tüm dünyada güçlenmekte.."Şişmanım Ama mutluyum" diyen kadınlar tüm dünyada artmakta..Darısıı Turkiye'deki kadınların başına..
Saygılarımla
Necdet T.